| Arka bahçeye ceset gömmediği için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنه لا يَدْفنُ الجثث في الفناء الخلفي |
| Sadece 42 dakika uzaklıkta. Daha uzağa gidecek kadar akıllı olmadığı için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنه لم يكن ذكيا كفاية ليلتحق بجامعة أبعد |
| Hayır, öldüğü için ve artık gerçek bir liderimiz olduğu için şanslıyız. | Open Subtitles | أجل، نحن محظوظون أنه قد مات ونحن محظوظون أن لدينا قائدة حقيقية الآن |
| Halâ burada olmadığı için şanslıyız. | Open Subtitles | . نحن محظوظون أنه ليس هنا مسبقاً |
| Dava açmadıkları için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنه لاتوجد دعوى قضائية |
| Konuşmadığı için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنه لم يتكلم |
| - Bize çarpmadığı için şanslıyız. | Open Subtitles | نحن محظوظون أنه لم يصل إلينا |