| Birkaç hafta önce tüm haberlerde olan şu alışveriş merkezi bombalaması ne oldu? | Open Subtitles | ماذا عن تفجير المركز التجاري الذي إحتل نشرات الأخبار منذ بضعة أسابيع ؟ |
| Bu hepimizi ele verir. Bugün magazinde, yarın haberlerde. | Open Subtitles | إنها تؤثر علينا جميعاً الآن في الصحف اليومية وغداً في نشرات الأخبار المسائية |
| Bana az önce haberlerde bahsi geçen çürümüş iskeletin tanıdığım birisi olduğunu söylediniz. | Open Subtitles | لقد اخبرتني للتو بأن شخصاً ما اعرفه عُثر على هيكله العظمي متعفناً و الخبر بكل نشرات الأخبار |
| Nerede olduğunu biliyorum. haberlere çıktınız. | Open Subtitles | أعلم أين كنتِ, إنه في جميع نشرات الأخبار |
| Bunu durdurmanın tek yolu her sabah ulusal basının ön sayfasında yer almaktan ve her akşam Tv haberlerinde olmaktan geçer. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لمنعه من عمل ذلك أن نتواجد في الصفحة الأولى للصحف القومية كل صباح وبتواجدنا في نشرات الأخبار كل ليلة. |
| - Doğru. Erkeklerin dizilerle alay edip, kadınların haberleri sevmemesinden nefret ederim. | Open Subtitles | الرجال الذين يسخرون من المسلسلات التليفزيونية و النساء اللاتي يكرهن نشرات الأخبار |
| Aman Tanrım. Tıpkı Haberlerdeki gibi. | Open Subtitles | ربــاه، تماماً مثل الموجود فى نشرات الأخبار. |
| Görüntüleri haberlerde gördüm. | Open Subtitles | هذه المقاطع المصورة تتصدر نشرات الأخبار. |
| Peki, fazla yüksek olmiycak, yada haberlerde çalışırsın... ve hepsinden iyisi olucaksın çocukların muhteşem biçimde 20 yıl yanında olması? | Open Subtitles | حسنا, من المستبعد أن تكون بذلك العلو وإلا لكنت تعمل في نشرات الأخبار ولا ترأس مجموعة |
| Bütün haberlerde resmin çıktı. | Open Subtitles | إلى أين ستذهب؟ وجهك يتصدّر نشرات الأخبار الآن |
| Sanırım bu hafta haberlerde görene kadar, kardeşinden haberleri yoktu. | Open Subtitles | أعتقد بأنهم لم يعرفوا صلتها بأخيها حتى غطته نشرات الأخبار هذا الأسبوع. |
| Yani haberlerde gördüğüm kırmızılı adam sensin? | Open Subtitles | أعني أنّك من أراه في نشرات الأخبار بالقلنسوة الحمراء؟ |
| Winthrop haberlerde görene kadar, kardeşinin varlığını bilmediğini iddaa etti. | Open Subtitles | وينثروب أدعى بأنه كان يجهل بأن لديه شقيق توأم حتى رأه على نشرات الأخبار |
| Fakat sorun şu ki her ne kadar herkes askerleri sevse de onları daha fazla haberlerde izlemek istemiyorlar. | Open Subtitles | لكن المشكلة هي، على قدر ما يحب كل شخص القوات فإنهم لا يريدون أن يشاهدوهم على نشرات الأخبار بعد الآن |
| Uçak, yolcuların eve dönüşü ve ölümcül bir saldırının önlenişi haberlerde yer aldı. | Open Subtitles | إنه مُنتشر بجميع نشرات الأخبار الطائرة ، عاد المُسافرون إلى منازلهم تم تجنب هجوم قاتل |
| Bütün haberlerde gösterildi. | Open Subtitles | كان خبراً مُنتشراً على جميع نشرات الأخبار |
| Çünkü en son bir hastamı evinde ziyaret ettiğimde, haberlere çıkmıştım. | Open Subtitles | لأن آخر مرة اجتمعت بمريض في بيته.. انتهى بذلك في نشرات الأخبار |
| - haberlere çıkmıştı. - hiç düşmanı var mıydı? | Open Subtitles | ـ أذيع في نشرات الأخبار ـ هل لديه أعداء؟ |
| Akşam üstü haberlerinde kimi izlerler sanıyorsun? | Open Subtitles | من سيشاهد ذلك على نشرات الأخبار المسائيّة يا رجل؟ |
| Her akşam televizyon haberleri, Vahiy Kitabı'nda doğa gezintisi yapmak gibi. | TED | حالياً وفي نشرات الأخبار التلفازية هناك شبه جولة في الطبيعة حسب تنبأ الإنجيل بالكوارث الطبيعية. |
| Haberlerdeki çocuktu. | Open Subtitles | لقد كان ذلك الصبي من نشرات الأخبار |
| Sana bazı gizli belgeler vermeye hazırım ama bu geceki haber bülteninde yayınlamanı istiyorum. | Open Subtitles | أنا مستعدة لتسليم لكم هذا حصرياً ولكن أريد منك أن تستريحي من نشرات الأخبار المتأخرة في الليل |
| Şov haberlerden uzak tuttu. | Open Subtitles | لقد أبقى المسئولين عن العرض الأمر بعيداً عن نشرات الأخبار |
| Çünkü bunlar yakın zamanda haberlerdeydi. | TED | أنت تقصد هؤلاء الذين يظهرون مؤخراً كثيراً على نشرات الأخبار |