| Her şeyi temiz tut. Şurada içkiler için buz ver. Unutma. | Open Subtitles | حافظ على نظافة المكان، هنا ستجد الثلج الذي يضاف إلى المشروبات |
| Onların temiz ve saf olmadıklarını düşünürler, ben öyle düşünmüyorum. | Open Subtitles | أولئك يَعتقدونَ بإنها لَيست نظافة وطهارة لكني لا أعتقد ذلك |
| Bunu sile -görevi solunum yollarını temiz tutmak olan küçük tüyümsü yapılar- zarar vererek gerçekleştiriyor. | TED | يفعل الدخّان هذا عن طريق الإضرار بالأهداب، تلك التراكيب الرفيعة التي تشبه الشعر والمسئولة عن نظافة المسالك الهوائية. |
| Bir baba, iki kızı ve 50 yaşındaki bir temizlikçi. | Open Subtitles | أبٌ و بنتاه و عاملة نظافة في الـ50 من عمرها |
| Ama paraya ihtiyacı vardı, gündelik işçi, hademe ya da belki tamirci olabilirdi. | Open Subtitles | لكنه بحاجة للمال لذا غالبا كان يعمل نهارا عامل نظافة ربما رجل تصليحات |
| temizlik görevlisisin sen ya. Bunun doğru olmadığını bilmen lazım. | Open Subtitles | انتي عاملة نظافة, يجب ان تعرفي ان ذلك غير صحيح |
| Yaşam alanı daha temiz, sessiz, güvenli ve daha insancıldı. | TED | أصبحت الوحدة أكثر نظافة وهدوء وإنسانية. |
| Tüketici pazarlarına yakın üretim yapan yeni model çok daha temiz, çevre için çok daha iyi olacak. | TED | أما النموذج الجديد، الصنع بجوار سوق المستهلك سيكون أكثر نظافة وأفضل بكثير للبيئة |
| Bu yüzden Körfez halkının çoğu daha az temiz bir çevre için bize destek oluyorlar. | TED | لذا فسكان الخليج يدعمون البقية مننا خلال بئية أقل نظافة |
| Affedersin komşu ama kampı temiz tutmalıyız. | Open Subtitles | آسف يا جارى ولكن ينبغى الحفاظ على نظافة المخيم |
| Affedersin komşu ama kampı temiz tutmalıyız. | Open Subtitles | آسف يا جارى ولكن ينبغى الحفاظ على نظافة المخيم |
| Keşke yapmasaydın. Bölgeyi temiz tutuyorlar. | Open Subtitles | ليتك لا تفعل هذا أنها تحافظ على نظافة المنطقة |
| temiz kesmeye dikkat et, tamam mı? | Open Subtitles | كُن متأكداً من نظافة المكان حقاً حين تقطع, حسناً؟ |
| Fareleri sevmem. Burayı temiz tutamıyor musun? | Open Subtitles | أنا أكره الفئران ألا تحافظ على نظافة المكان يا رجل؟ |
| Hayır, hayır, burda bir kapıcı olmalı yada bir bekçi yada temizlikçi, yada bilirsin, birisi-- | Open Subtitles | لا,لابد أن يكون هناك بواب, أو حارس أو عاملة نظافة أو |
| Bence şimdilerde herkesin hademe olabilmesi çok güzel. | Open Subtitles | أتعلم, أعتقد من الرائع أن يكون أي أحد عامل نظافة الأن |
| Ekranda bir hastane hademesinin görev tanımı geçiyor. (Ekranda yazanlar: "Yerleri cilala, temizlik ekipmanını çalıştır, tıkalı tuvaletleri aç, toz al, elektrik süpürgesiyle yerleri temizle, vs...") | TED | ما ترونه أمامكم الآن على الشاشة هو التوصيف الوظيفي لعامل نظافة بإحدى المستشفيات |
| Kolay iş istiyorsan niye diş hijyen uzmanı ya da araba kiralayıcısı olmadın? | Open Subtitles | إذا أردت شيء سهل الذي لم تصبح أسنان نظافة أو شخص أجرة سيارة؟ |
| Bilirsiniz, efendim, ağız hijyeni, büyük şehirlerdeki polislerin pek dikkate almadığı bir şeydir. | Open Subtitles | تَعْرفُ، سيدي، نظافة الفم شيءُ شرطة المدينةِ الكبارِ يُشرفونَ عليه. |
| Laboratuar ameliyat yapılacak kadar temizdi. | Open Subtitles | نظافة المعمل كانت تكفي لإجراء جراحة لأنه يستخدم بذلك |
| Ben bu yeni hipotezi biliyordum ancak bağırsakların temizliği ile alakasını görememiştim. | TED | عرفتُ هذه الفرضية، واعتقدتُ بأنني لن أتعلم الكثير من البحث في نظافة الأمعاء. |
| Bunun için yeterli sermayemiz var, çevreyi temizlemek için yıllık onlarca milyar dolarımız var, Chris. | TED | لدينا رأسمالٍ وفير هنا، لدينا عشرات المليارات من الدولارات سنويًا، يا كريس، من أجل العمل على نظافة البيئة. |
| Kızımın ya da oğlumun, babasının bir yatak lazımlığı temizleyicisi olduğunu düşünmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا اريده او اريدها ان يفكر ان والده عامل نظافة ، تعرفان ؟ |
| Cidden jüri üyesiyle, temizik odasına mı gideceksin? | Open Subtitles | أستذهبين حقاً لغرفة نظافة مع محلف؟ |
| 1958-59 yıllarında Silver Cloud petrolcülüğün temizlik görevlisi olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | نحن نعرف بأنها كانت عاملة نظافة لدى شركة سيلفر كلود النفطية عام 1958 و عام |
| Bölgelerin temizlendiğinden emin olduktan sonra son aşamaya geçeceğiz. | Open Subtitles | بعد التأكد من نظافة تلك المناطق سنبدأ في الخطوة الأخيرة |