| İşler buraya varırsa... Dr. Nasir'in önünde vermesi gereken büyük bir karar olacak. | Open Subtitles | انظري، لو وصل الأمر لهذا الحد فعلى الدكتورة (نظير) أن تتخذ قرارًا صعبًا |
| Dr. Nasir'in çalışmaları beklentilerinizin ötesindedir. | Open Subtitles | إن عمل الدكتورة (نظير) تجاوز كل التوقعات، |
| Abu Nazir kötü biri mi, onu bile bilmiyoruz. | Open Subtitles | لا نعلم حتى اذا كان ابو نظير شخصاً سئ ام لا |
| Abu Nazir'in daha büyük ve tehlikeli bir planı var ve zamanımız az. | Open Subtitles | هناك مؤامرة أكبر وأكثر اهلاكاً ل(أبو نظير) بالخارج. ولدينا القليل من الوقت. |
| Yalnızca benzerini aldığı için kovuşturulabilir, ...bu da ancak onun benzerini olduğunu biliyorsa, | Open Subtitles | يمكن أن يتهم بشراء نظير لكن فقط إن كان يعلم بأنها نظير |
| Mali konulardaki tecrübe ve bilgenizin eşi benzeri olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد وصف خبرتك وحكمتك بالأمور المالية بأنه لا نظير لها |
| Evet, önemliyim ve alanımda dengim yok. | Open Subtitles | حسناً، أنا المتميزة بدون نظير في مجالي. |
| Neden yaptıkların karşılığında para almaya başlamıyorsun? Böylesi daha onurlu olur. | Open Subtitles | لم لا تبدأين بأخذ المال من زبائنك نظير خدماتك ؟ |
| Dr. Nasir oradaki laboratuardan beş gün önce kaçırılmış. | Open Subtitles | الدكتورة (نظير) تم خطفها من ذاك المعمل منذ خمسة أيام |
| Seidel kardeşler ortadan kayboldu. Dr. Nasir muhtemelen onların elindedir. | Open Subtitles | لقد إختفى الأخوان (سيدال) ومن المحتمل أن تكون الدكتورة (نظير) معهم |
| Bir kahve makinesini bile çalıştıramazken Dr. Nasir'i nasıl bulabileceksiniz bilemiyorum. | Open Subtitles | لا أدري كيف ستكونان قادران على إيجاد الدكتورة (نظير)، بينما لا تستطيعان تشغيل ماكينة عمل القهوة! -وكيف عرفت ذلك؟ |
| Sonra da Dr. Nasir'i nerede tuttuklarını ve ondan ne istediklerini öğreniriz. | Open Subtitles | عندها سنرغمه على إخبارنا عن مكان الدكتورة (نظير) وماذا تصنع لهم؟ |
| Dr. Nasir'in sağlık kayıtları, çalışma geçmişi ve gözetim de dahil her şey. | Open Subtitles | السجل الصحي للدكتور (نظير) وتاريخها المهني وكل شيء بما في ذلك مراقبتها |
| O adamlar beni El-Kaide adına, Suriye sınırında terörist bir hücreyi yöneten Abu Nazir'e sattı. | Open Subtitles | باعتني القوات بعد ذلك إلى قائد في القاعدة.. (أبو نظير) الذي كان يدير خلية إرهابية |
| Kimsenin nedenini bilmediği bir sebepten kötü şeyler yapmaya ara veren kötü adam Nazir'le ilgili. | Open Subtitles | عن رجل سيئ اسمه (نظير) الذي حصل على راحة من فعل الأشياء السيئة ولم يكتشف أحد السبب. |
| Abu Nazir'in faaliyetlerindeki 11 aylık boşluk. | Open Subtitles | هذه فجوة لمدة 11 شهر في أنشطة (أبو نظير) |
| Abu Nazir'ın o andaki muhtemel yerleri belirtilmiş ve yüzlerce saldırı var. | Open Subtitles | مع ربط البحث مع المواقع المحتملة ل(أبو نظير) خلال ذلك الوقت. حصلت على الكثير من النتائج |
| Bunca zamandır Abu Nazir'e ait olabilecek bazı eylemleri bulmaya uğraşıyordu. | Open Subtitles | لقد كان يبحث عن السبب الذي جعل (أبو نظير) يختفي عن الأنظار خلال تلك الفترة. |
| Bak, müvekkilim GHB'nin benzerini satın aldığını bilmiyordu. | Open Subtitles | موكلي لم يكن يعلم بأنه يشتري نظير (الجي اتش بي) |
| benzerini yapmaktan ötürü suçlanabilirsin. | Open Subtitles | يمكن أن يتم إدانتك بصنع نظير |
| Mali konulardaki tecrübe ve bilgenizin eşi benzeri olmadığını söyledi. | Open Subtitles | لقد وصف خبرتك وحكمتك بالأمور المالية بأنه لا نظير لها |
| Benim dengim yok. | Open Subtitles | لا نظير لي. |
| Hizmetleriniz karşılığı, bir bakır para. ve öğrendikleriniz karşılığında bir şilin. (gümüş para) | Open Subtitles | ها هى نظير متاعبكم, وشلنا مقابل مال تعلمونه |
| - ...ve izotop nakliye tüpü çalınmış. | Open Subtitles | الذين أخذوا برميل من نظير التحويل الفيزيائي |
| Kanun, ceza ve daha binlerce şeyin dillerinde bir karşılığı yoktu. | Open Subtitles | القانون ، العقاب وآلاف الكلمات الأخرى ليس لها نظير في لغتها |