| Bilerek yada bilmeyerek,.. ...bizim virüsümüzün yol açtığı zayıflığı tamir ettiler bunun anlamı tekrar çalıştırmak için,.. | Open Subtitles | حسنا ، عن علم أو لا ، فقد قاموا بإصلاح نقطة الضعف التى إستغلها الفيروس الخاص بنا |
| Bir zayıflığı üstünlüğe dönüştürüyoruz. - Alıcı kitle erkek. | Open Subtitles | نحاول تحويل نقطة الضعف لموطن قوّة، فنحن نروّجها للرجال. |
| Canavarın tek zayıflığı bu. | Open Subtitles | هذه هي نقطة الضعف الوحيدة للوحش |
| Zayıflık noktasına. | Open Subtitles | نقطة الضعف. |
| Zayıflık noktasına. | Open Subtitles | نقطة الضعف. |
| Bu temsilci ise bir ayak bağı veya bir Zayıf nokta. | TED | هذا النائب هو عنق الزجاجة أو نقطة الضعف. |
| Onları püskürtmeyi başardık ama Teknolojilerindeki zayıflığı kesinlikle kullanabilirdik. | Open Subtitles | نجحنا بصدّهم في الوقت الحاضر... لكنّ المعلومات عن نقطة الضعف في تقنيّتهم ستفيدنا كثيرًا |
| O zayıflığı kullan. | Open Subtitles | استغل نقطة الضعف. |
| Onun bir zayıflığı var. | Open Subtitles | لديه نقطة الضعف تلك |
| Zayıflık noktasına doğru. | Open Subtitles | نقطة الضعف. |
| Medea'nın şüphelenildiği gibi, cıvata Hephaestus’un Zayıf bir noktasıydı. | TED | وتمامًا كما توقعت ميديا، كان المسمار نقطة الضعف في تصميم هيفستوس. |
| Bu silahın Zayıf yanını bilen tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا فقط عندى معلومات تكشف نقطة الضعف الوحيدة فى هذا السلاح |
| Bu silahın Zayıf yanını bilen tek kişi benim. | Open Subtitles | أنا فقط عندى معلومات تكشف نقطة الضعف الوحيدة فى هذا السلاح |