| Hayır, sen delisin ve bu saçmalık için zamanımız yok. | Open Subtitles | ـ أنت مخبول ـ لا ، أنت هو المخبول نحن ببساطه لا نملك الوقت لهذه النفايات |
| Yapacak işimiz çok ve zamanımız yok. | Open Subtitles | لدينا الكثير لنفعله ولا نملك الوقت الكافي |
| Kusura bakmayın, Sayın Başkan, zamanımız yok. | Open Subtitles | مع احترامى سيدى الرئيس نحن لا نملك الوقت لذلك |
| -Buna vaktimiz yok. -Bir dakika! | Open Subtitles | اننا لا نملك الوقت لذلك والان انتظر دقيقه |
| vaktimiz yok. O tünel bir arter. | Open Subtitles | نحن لا نملك الوقت ، النفق يمثل شريان رئيسي للمدينة |
| Hâlâ vaktimiz var. Hangi bankayı soyuyoruz? | Open Subtitles | ما زلنا نملك الوقت أى بنك ستسرق؟ |
| Bu mahalledeki her binanın numarası 236 Cherkovna. 50 bina civarı olmalı. Hepsine bakacak vakit yok. | Open Subtitles | يارجل كل شقة في هذا الحي هي 236 شركوفنا لابد أن هناك 50 وحدة، لا نملك الوقت لتفقدهم جميعا مرحبا |
| Belki bu benim en muhteşem anım. Ve kesinlikle en güzel şapkam. Ama korkarım buna zamanımız yok. | Open Subtitles | ستكون هذه أفضل لحظاتي، خاصة وأنا أرتدي أفضل قبعاتي، لكن أخشى أننا لا نملك الوقت |
| Hayır, zamanımız yok. Onun oradan çıkmasını istiyorum. | Open Subtitles | لا ، لا نملك الوقت ، فأنا أريدها أن تخرج من هذا المكتب |
| Hayır, zamanımız yok. Protokolleri bilen birine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | لا، نحن لا نملك الوقت لذلك نحتاج لشخص يعرف البروتوكولات |
| Hızla ilerme yüzünden, test yapmak ya da IV'leri denemek için zamanımız yok. | Open Subtitles | بسبب التفاقم السريع، لا أظنّنا نملك الوقت لإختبار أو تجربة أيّة علاجات |
| Ve burada 450 öğrenciniz var, açıkçası zamanımız yok. | Open Subtitles | ولكن لا يمكننا القيام بذلك من دون إذن الوالدين. وكان لديك 450 طالبا هنا، لذلك نحن ببساطة لا نملك الوقت. |
| - Kan testi için zamanımız yok. Uyumsuz kan verirsem ölür. | Open Subtitles | لا نملك الوقت لإجراء فحص دم, إن لم يكن نفس النوع سوف تموت. |
| Sebastian, yanılmaya zamanımız yok. | Open Subtitles | سباستيان ، نحن لا نملك الوقت لنكون على خطأ |
| zamanımız yok. Yaşam kaynaklarını tamir etmek altı ayımızı alır ve dört ay sonra oksijenimiz bitmiş olacak. | Open Subtitles | لا نملك الوقت, المهندسون بحاجة لـ 6 أشهر لإصلاح منظومة دعم الحياة و إلّا سينفذ منا الأوكسجين في أربعة أشهر |
| İşler bu hale geldiği için, artık plan yapmaya vaktimiz yok. | Open Subtitles | إذا كانت هذه هي الحالة، إذا، لا نملك الوقت لنضع خطةً مناسبة. |
| Bence de, hanımefendi. Ama şimdi vaktimiz yok. | Open Subtitles | كما يحلو لك, سيدتي لكن نحن لا نملك الوقت الكافي, الان |
| Hadi vaktimiz yok | Open Subtitles | ثلاثة وعشرون، 23 أعلم أن هناك شيئا ما بالله عليكم يا رفاق لا نملك الوقت الكثير هنا |
| Yiyecek almak için hâlâ vaktimiz var. | Open Subtitles | إستمعي لازلنا نملك الوقت لإحضار الطعام |
| Philz'de son bir kez kahve içmek için vaktimiz var mı? | Open Subtitles | هل نملك الوقت لشرب كأس قهوة أخير عند (فيل)؟ |
| Kongre üyesinin kemiklerini temizleyecek vakit yok ama bu, bize iki maktule de verilen zararı açıkça gösterir. | Open Subtitles | لا نملك الوقت لتنظيف عظام عضو الكونغرس... لكن ستعطينا هذه رؤية واضحة للضرر الذي حدث لكلا الضحيتين. |
| - Vinci bekleyecek kadar vaktimiz yok. Vincin daha 2 saatlik yolu var. Oksijen seviyesi düşüyor. | Open Subtitles | نستطيع أن نحرر قدميها , لا, لا نملك الوقت لانتظار الونش. |