|  önemli bir şeyin gerçekleşmek üzere olduğunu hissediyordum.  | Open Subtitles |   "شعرتُ بأنّ شيئاً هامّاً على وشك الحدوث"  | 
|  Bu aynalar burada, Apollo uzay görevinin son ileri karakolunda önemli bir rol oynadılar.  | Open Subtitles |   لعبت تلك المرايا دوراً هامّاً هنا بإحدى آخر الطلائع المُتبقيّة من مهمّة "أبولو" الفضائيّة.  | 
|  Hâlâ izinde olduğunu biliyorum ama önemli bir durum olmasa senden yardım istemeyeceğimi biliyorsun.  | Open Subtitles |   "أعلم أنّكَ لا تزال في إجازة، وتعلم أنّي ما كنتُ لأطلب لو لم يكن الأمر هامّاً"  | 
|  Dan'le çocukken tanışıyorlarmış. Onun için çok önemli bir şeydi bu.  | Open Subtitles |   عرفه (دان) عندما كانا صغيرين، كان ذلك أمراً هامّاً بالنسبة إليه  | 
|  Sana çok önemli bir şey sormam gerekiyor.  | Open Subtitles |   أريد ان أسألكِ شيئاً هامّاً  | 
|  - önemli olduğunu düşünmemiştim.  | Open Subtitles |   -لم أعتقد أن الأمر هامّاً -غير هام؟  | 
|  önemli bir şeyin farkına varmamı sağladı.  | Open Subtitles |   -جعلني أدرك أمراً هامّاً  | 
|  Bu önemli gibi geldi.  | Open Subtitles |   -يبدو هذا هامّاً  | 
|  önemli değildi de ondan.  | Open Subtitles |   -هذا لمّ يكن أمراً هامّاً .  |