| Benim tek yeteneğim, yatağın altındaki o korkunç canavar olmak. | Open Subtitles | هبتي الوحيدة ، أن أكون الوحش المخيف وحيدة تحت الغطاء |
| Benim tek yeteneğim, yatağın altındaki o korkunç canavar olmak. | Open Subtitles | هبتي الوحيدة ، أن أكون الوحش المخيف وحيدة تحت الغطاء |
| Benim yeteneğim uzun ömürlülüktü. Seninki çok daha derindi. | Open Subtitles | هبتي كانت السعادة الطويلة الأمد و هبتك كانت عمق التفكير |
| Hem yeteneğim, hem lanetim. | Open Subtitles | إنه هبتي و لعنتي |
| Ve benim Hediyem onlara yardım etmek, çünkü bunu yapabilen tek kişi benim. | Open Subtitles | أراهم و أتحدث إليهم و هبتي هي أن أساعدهم لأنني الوحيده القادره على هذا |
| Bu da benim yeteneğim. | Open Subtitles | أعني، تلك هبتي. |
| yeteneğim olmadan, bunlar sadece sözlerden ibaret olurlar. | Open Subtitles | بدون هبتي تكون كلمات فقط |
| yeteneğim hakkında konuşuyorsun. | Open Subtitles | إنك تتحدّث عن هبتي. |
| Gaius, insanları iyileştirmek benim tek yeteneğim. | Open Subtitles | ولكن، (جايوس) المعالجة هي هبتي الوحيدة |
| Benim talihim yeteneğim. | Open Subtitles | هبتي هي موهبتي |
| Kusurum, yeteneğim oldu. | Open Subtitles | -كانت لعنتي هي هبتي . |
| Bütün o işkence ve acılara tahammül etmemin sebebi her zaman senin gerçek Hediyem olduğuna inanmamdı ama değilsin. | Open Subtitles | لطالما ظننت أنني احتملت كل هذا التعذيب والألم من أجلك أنك كنت هبتي الحقيقية |
| - Hediyem benden vazgeçti. | Open Subtitles | - هبتي هي من فقدت الإيمان بي . |
| Hediyem olsun. Siktiğimin köpek yılları. | Open Subtitles | تلك هي هبتي! |