| Bu haberi öğrenince yardım için yalvardım. | Open Subtitles | و الآن لدي هذا الخبر لذا طلبت الرحمة تعلمون |
| Eskiden Bu haberi duymaya can atardım. | Open Subtitles | مرت سنوات طويلة وأنا أتمنى سماع هذا الخبر |
| ilk tepkisi, Alman halkindan Bu haberi saklamaktir. | Open Subtitles | كانت رده فعله الفوريه اخفاء هذا الخبر عن الشعب الالمانى |
| Ve bir kez daha, Bu haber içimde günlük mesaimin simgesi hâline gelen panik ve kötü bir şey olacağı hissi yarattı. | TED | وللمرة الثانية، ملأني هذا الخبر بالرعبة والشؤم وأصبح هذا لسوء الحظ سمة عملي اليومي. |
| Bu haber timsahların hikayesine ironik bir sonuç çıkarıyor. | Open Subtitles | يقدم هذا الخبر على السخرية ختاما لهذه القصة من التمساح. |
| Bu haber, rakunlar arasında panik dalgasına yol açtı. | Open Subtitles | هذا الخبر قد ارسل رسالة ذعر في قلوب الراكون |
| Bu haberi verebilmek için 300 km yol gitmek zorundasın. | Open Subtitles | سيكون لديك للسفر 300 كيلومترا لإعطاء هذا الخبر. |
| Hayır, onun yerine Bu haberi yayınlayacağım. | Open Subtitles | كلا بل سأنشر هذا الخبر فحسب عوضاً عن ذلك |
| Tiger ve Zoya dünyanın hangi köşesindeyse Bu haberi duyunca gülerler. | Open Subtitles | في أي ركن من العالم يكونون فيه النمر وزويا لابد أنهم مبتسمين عند سماعهم هذا الخبر |
| Bu haberi kendiniz vermeye korkuyorsunuz. | Open Subtitles | خائفون جدًا أن يحضروا لي هذا الخبر بنفسهم. |
| Bu haberi kabullenmek pek çoğunuz için zor olacak ancak doğru olduğuna dair sizi temin ediyorum. | Open Subtitles | أعرف أن هذا الخبر ربما سيكون صادمًا للكثير منكم ولن تتقبلوه بسهولة ولكني أؤكد لكم أنها الحقيقة |
| Bence Başbakan'ın Bu haberi benden duyması önemli. | Open Subtitles | أعتقد أنّه من المهم أن يسمع رئيس الوزراء هذا الخبر منّي. |
| Bu haberi de benim vermemi beklemiyorsan tabii. | Open Subtitles | إلا لو تتوقعين مني توصيل هذا الخبر أيضاً |
| Bu haber her yerde olacak ve ilk biz yakalamış olacağız. | Open Subtitles | ,سيكون هذا الخبر في كل مكان وأتعلمين, نحن من حصل عليه اولاً |
| Bu haber duyulursa ne yaparız Bajirao? | Open Subtitles | فماذا سيفعلون عندما يسمعون هذا الخبر يا باجيراو؟ |
| Bu haber biraz tuhaf değil miydi? | Open Subtitles | الم يكن هذا الخبر للتو غريباً بعض الشيء؟ |
| Bu haber yalnızca tarafınızdan duyulsa iyi olur Sayın Yargıç. | Open Subtitles | هذا الخبر أُفَضّل أن تسمعه لوحدكَ حضرة القاضي |
| Dayı, Bu haber sizi Marsala'da karaya çıkma haberinden daha çok etkiledi. | Open Subtitles | هذا الخبر فاجأتك أكثر من اقتحام "مارسالا" |
| Bu haber bir gün gelecekti. | Open Subtitles | سيكون هناك وقت لا حق لمثل هذا الخبر |
| Bu haber dün gece herkesi hayrete düşürdü. | Open Subtitles | الجميع شعر بالصدمة من هذا الخبر |
| Kanalımızda bu sansasyonel haberin perde arkası konuşulurken bir yandan da yorumlarınızı bekliyoruz. | Open Subtitles | هنا على هذه القناة نوافيكم بكل التفاصيل العاجلة.. عن هذا الخبر الرئيسي |