| Bu otelde 754 kişiden oluşan bir güvenlik ekibi var ve hepsi de Bu düğmeye basıldığı anda buraya gelmek üzere emir aldılar. | Open Subtitles | هناك 754 فرد أمن , في هذا الفندق لديهم أمر بأن يتركوا ما يفعلونه و يأتوا راكضين لو ضغطت أنا على هذا الزر |
| Ben teorik fizikçiyim. Ama Bu düğmeye bastığımda neler olacağını göreceğim. | TED | أنا عالم نظري. لكني سأختبر ماذا يحدث إن قمت بالضغط على هذا الزر. |
| Şuna bak, bana göre, Bu düğme olabileceği en kötü yerde. | Open Subtitles | في رأيي، فإن هذا الزر في أسوأ مكان ممكن. |
| Hayır George. O düğmeye basma. Ne işe yaradığını bilmiyorum. | Open Subtitles | لا, جورج لا تضغط هذا الزر لا أعرف ما يفعله |
| Bu düğmeyi çekince saat hiper- yoğun bir manyetik alana dönüşüp uzun erimli bir kurşunu bile saptırabilir, | Open Subtitles | عندما اسحب هذا الزر سيدي تتحول الساعة إلى حقل مغناطيسي قوي جداً إلى درجة انة يستطيع إبعاد رصاصة أطلقت علي |
| Şu düğmeye basın... ..yoksa kapıyı kırarım! | Open Subtitles | اضغطي هذا الزر أو سأكسر هذا الباب مستخدما إياك كآلة هدم |
| Eğer tekrardan duymak istersen, sadece bu tuşa bas. | Open Subtitles | إذا كنت تريد سماعها مرة أخري اضغط هذا الزر |
| Işık kırmızı olduğunda, bu butona bas ki içeri girebileyim. | Open Subtitles | عندما يضيء الضوء الاحمر اضغطي على هذا الزر لكي استطيع الدخول حالا |
| İşte efendim. Çıkmak için bu, inmek için de Bu düğmeye basın. | Open Subtitles | ها أنت ، اكبس هذا الزر للصعود و هذا الزر للهبوط |
| Gördün mü? Bu düğmeye basıyorsun, şoför de seni duyuyor. | Open Subtitles | كما ترى, تضغط على هذا الزر ثم يسمع السائق ما تريده. |
| Bunu yaptığımı görünce, Bu düğmeye basmanı istiyorum. | Open Subtitles | إذا رأيتني اقوم بهذا أريدك أن تضغطي هذا الزر |
| Bu düğme aramayı cevaplıyor bu odadaki herkesin sesini engelliyor. | Open Subtitles | هذا الزر يجيب على المكالمة و هذا الزر يكتم الصوت .. |
| Honduran Gülağacı'ndan yapılmış geniş masanda Bu düğme olacak. | Open Subtitles | على مكتبك الكبير المصنوع من الخشب الصلب سيكون هذا الزر |
| Bu düğme sadece bilimsel uğraşlar için. | Open Subtitles | بحق الجحيم، لا, هذا الزر للإستخدام العلمي فقط |
| O düğmeye bastığımızda böyle şeyler hep olacak mı? | Open Subtitles | هل سوف يحدث هذا فى كل مرة نضغط فيها على هذا الزر ؟ |
| Demek buraya indiğinizden beri iki saatte bir O düğmeye basıyordunuz. | Open Subtitles | إذاً فأنتم تضغطوا هذا الزر كل ساعتين منذ وصلتم هنا |
| Umarım Bu düğmeyi tekrar yerine dikebilirsin. | Open Subtitles | حسنا، آمل أن تتمكن من خياطة على هذا الزر مرة أخرى. |
| Bu iş gerçekten çok kolay. Şimdi, Şu düğmeye basalım. | Open Subtitles | هذا العمل بالغ السهولة، والآن فلنضغط هذا الزر |
| Koordinatlardan memnunsan da, bu tuşa basıyorsun. | Open Subtitles | وعندما تكوني راضية بهذا , اضغطي هذا الزر |
| bu butona her bastığımda, vücudun ölüme daha çok yaklaşacak. | Open Subtitles | كل مرة أضغط فيها هذا الزر أدفع بجسدك إلى هذا القدر القريب من الموت |
| Bu tuş neye yarıyor acaba? Yatağına dönsene. | Open Subtitles | ما يفعل هذا الزر. |
| o tuşa bastığında, hemen kapında olacağım. | Open Subtitles | عندما تضغط علي هذا الزر فستجدني عند عتبة بابك |
| Bart, O düğme sadece arkamdan şok vermekle sınırlıydı. | Open Subtitles | كل ما يفعله هذا الزر هو إرسال صعقة كهربائية إلى ظهري |
| Tamam, şu tuşa "evet" diyelim, şuna da "hayır". Tamam. | Open Subtitles | هذا الزر يمثل الإجابة أجل وهذا الزر يمثل الإجابة لا |
| Buradaki düğme, yaratığı çeken enerji sinyali yaymasını sağlıyor. | Open Subtitles | هذا الزر يحدث بث من الطاقة يجذب الكائن |
| Tek yapacağınız, şu küçük düğmeye basmak, böylece ilaç salınacak. | Open Subtitles | كل ما عليك الضغط على هذا الزر وهذا سيسمح للمسكن بالنزول ، حسناً ؟ |
| Anahtarı kontağa takıyoruz, ve sonra da buradaki düğmeye basarak aracımızı çalıştırıyoruz. | Open Subtitles | أدر المفتاح عند التشغيل وبعد ذلك فقط تضغط على هذا الزر هنا |