ويكيبيديا

    "هذا الوضع" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • bu durumu
        
    • Bu durum
        
    • bu duruma
        
    • bu durumdan
        
    • bundan
        
    • Bu durumda
        
    • Bu durumun
        
    • Böyle
        
    • bunun
        
    • bu durumla
        
    bu durumu nasıl halledeceğime karar verebilmek için beynimi yiyordum. Open Subtitles لقد كانت تؤلم عقلي محاوله معرفة كيفية معالجة هذا الوضع
    bu durumu kötüleştirecek tek şey burada iki cesetle tıkılıp kalmam olur. Open Subtitles شيء واحد يجعل هذا الوضع أسوأ هو إن علقت هنا مع جثتين
    Bu durum devam edemez, acilen evde kalan uygun bir hemşireye ihtiyacın var. Open Subtitles هذا الوضع لا يمكن أن يستمر, يلزمك أن تجلب ممرضة مناسبة ترافقك, فوراً
    Bilimciler sonuçları yayınlamak içindir ve Bu durum bundan çok uzakta. TED يهدفُ العلماء لنشر النتائج. وكان هذا الوضع أبعد ما يكون عن ذلك.
    Bu kasabanın vatandaşlarının bu duruma daha ne kadar dayanacakları, toplumsal öfke meselesi. Polisin büyük ve görkemli takibine devam ettiğini görüyorum. Open Subtitles الى متى سيعتبر مواطنو المدينة هذا الوضع الحالي ارى ان البوليس يواصل ملاحقته الضخمة الرائعة
    Nazilerin Slav uzmanları, bu basit halkın basit geleneklere sahip bu halkın, bu durumdan hoşlanacağını umdu. Open Subtitles التجربه النازيه مع السلافيين كانت تأمل أن ينسجم هؤلاء البسطاء بتقاليدهم البسيطه مع هذا الوضع
    bundan sonra disari ciktigi zaman bir yakini sürekli yaninda olmali. anlasildi mi? Open Subtitles اذا كنتم انتم الثلاثة مسؤلين عنها اذا لماذا هى فى هذا الوضع الصعب؟
    Bu durumda dava bile açamam. Bu yasadışı işlemin sorumlusu sen olduğun için. Open Subtitles لا يمكنني حتّى رفع دعوى قضائية في هذا الوضع بما أنّك مسؤول عن نقل ملكية غير قانوني
    Ancak aramızda bir ticarî anlaşma bu durumu değiştirebilir. Open Subtitles ولكن فقط الاتفاق التجاري بيننا يمكن ان يغير هذا الوضع
    Ve iyi biri olduğum için, bu durumu düzeltmeliyim. Open Subtitles وكي أشعر بنفسي كشخص أفضل عليّ إصلاح هذا الوضع
    Biz de tam bu durumu düzeltmek için senin küçük dükkanına gidiyorduk. Open Subtitles نحن كنا ذاهبات لمحلك الصغير لاصلاح هذا الوضع
    Bu durum doğru olamaz. Bu konuda bir şeyler yapmalıyız. TED و هذا الوضع لا يمكن أن يكون صحيحا. يجب أن نفعل شيئا من أجل ذلك
    Ayrıca, eğer Bu durum kötüye giderse elimizdeki mal tükenir ve sana en fazla ihtiyaç duyacağım zamanda uyuşturucu krizine girmeni istemiyorum. Open Subtitles أيضاً، لو ساء هذا الوضع, ستنضب منا هذه المواد. ولا أريدك أن تُعاني من الاضطرابات حين أكون بحاجتك فعلاً.
    Rapor edilen ölümünüz için yapılan resmi soruşturma sürecinde Bu durum beklenmedik bir şekilde gelişiyor Ajan Mulder. Open Subtitles هذا الوضع يتطور بشكل غير متوقع.. خلال تحقيق رسمي لموتك المسجل, أيها العميل مولدر.
    bu duruma nasıl geldim bilmiyorum. Galiba yanlış zamanda tanıştık. Open Subtitles لا أعرف كيف أصبحت في هذا الوضع أعتقد أننا تقابلنا في الوقت الخطأ
    Rahat ol biraz, tamam mı? bu duruma yardımcı olmaya çalışıyorum. Open Subtitles اخرسي , حسناً انا احاول ان اساعد في هذا الوضع
    bu duruma, şiddet kullanarak karşılık vermiş olmam gerçeğine sırtımı dönemem. Open Subtitles ولا يسعني الا أن أغفل حقيقة هذا الوضع الأليم والعنيف في هذه المسأله
    bu durumdan kurtulmak için Sadece bir kişi yardım edebilir bize. Open Subtitles هناك رجل واحد فقط يمكنه إنقاذك من هذا الوضع.
    Eğer bu durumdan rahatsızsan şimdi gidebiliriz. Open Subtitles إذا هذا الوضع غير مريح لك ,أنا بخير لتذهب الأن
    Bak, bundan senden daha fazla hoşlanmıyorum, Kee, ve durum daha da kötüleşecek. Open Subtitles انظر, أنا لا احب فعل هذا بقدرك, كيي و هذا الوضع سيزداد سوءاً
    Bu durumda ona biraz yardım etsek bunu takdir eder herhalde. Open Subtitles ربما يدرك أنه في حاجة للمساعدة في هذا الوضع
    Bu durumun en büyük zayiatlarından biri medineyi ortadan ikiye ayıran ve yüzyıllar boyu şehrin ruhu sayılan Fes Nehri'nde oldu. TED أحد أكبر ضحايا هذا الوضع كان نهر فاس، والذي ينصّف المدينة من وسطها واعتبر لقرون عدّة روح المدينة.
    Böyle bir durumda tek ve yalnız olduğumu düşünerek yanılmıştım. TED كنت مخطئة في تفكيري أنني فريدة ووحيدة في هذا الوضع.
    bunun sonucu olarak, şu acayip durum var ki, seçkinler seçmenlerin kontrolünden çıktı. TED ونتيجة لذلك لدينا هذا الوضع الغريب الذى خرجت فيه النخبة عن سيطرة الناخبين.
    Artık barışsever ve anlayışlı bir toplum haline geldik ve açık konuşmak gerekirse, bu durumla başa çıkacak donanımımız yok. Open Subtitles أصبحنا مجتمعاً مسالماً وودوداً ومتفاهماً ولسنا مجهّزين للتعامل مع هذا الوضع

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد