| Adil bir duruşma istiyorum. Bana En azından bunu hak görün. | Open Subtitles | أطلب جلسة إستماع عادلة، إضمن لي هذا على الأقل |
| Tüm bunlar bittiği zaman En azından bunu yapmaya yardım edeceğine söz ver. | Open Subtitles | عدنى أنه عندما ينتهى كل شىء سوف تساعد على أن يحدث هذا على الأقل |
| Bilemiyorum ama En azından bunu öğrenmeye çalışmalıyız. | Open Subtitles | ليس لدي الاجابة ولكن لابد أن نحاول أن نعرف هذا على الأقل |
| En azından bu şerefsizi yakaladık. | Open Subtitles | حسناً، لقد قبضنا على إبن السافلة هذا على الأقل. |
| En azından bu konuda biraz bir şeyler biliyorum. | Open Subtitles | هذا على الأقل ما أعرف عنه قليلاً |
| Ve esasında en heyecan verici olan şuydu ki, -- ve zannediyorum Richard Wurman bunu benden En az 20 sene önce keşfetmişti -- bütün bu şeyler birbiri ile bağlantılı. | TED | والشئ الأكثر إثارة، وأعتقد أن ريتشارد يورمان أكتشف هذا على الأقل 20 عاماً قبلي، كان أن كل هذه الأشياء متصلة. |
| Ben öderim, En azından bunu yapabilirim. | Open Subtitles | سوف أدفع الحساب هذا على الأقل يمكنني عمله |
| Adaylığını koyduğunda, hayatımızın her bölümünün inceleneceğini bekliyordum ama En azından bunu koruyabileceğimizi düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما ترشحنا، علمت أن كل جزء من حياتنا سيكون على المحك، لكني إعتقدت أنه بإمكاننا حماية هذا على الأقل. |
| Şimdi En azından bunu çözebilirsin. Patronların öğrenmeden önce. | Open Subtitles | يمكنك الآن التعامل مع هذا على الأقل قبل أن يكتشف رؤساؤك الأمر |
| En azından bunu yapar mısın? Lütfen! | Open Subtitles | الآن، أعدني، إنّك ستفعل هذا على الأقل. |
| En azından bunu almalı. | Open Subtitles | عليها أن تحصل على هذا على الأقل |
| Neden En azından bunu içmeyi denemiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تحاول أن تشرب هذا على الأقل ؟ |
| En azından bunu kazanmanı sağlayacak. | Open Subtitles | هذا على الأقل سيعطيك فرصة لتسترجع ثقتها |
| En azından bunu yapabilmek istedim. | Open Subtitles | أردت فعل هذا على الأقل |
| Çünkü En azından bu da bir şeydir. | Open Subtitles | لأن هذا على الأقل كان ليحتسب شيئاً. |
| En azından bu Angela'yı kimin kaçırdığına dâir bir ipucu verir. | Open Subtitles | هذا على الأقل يمنحنا فكرة (عمن بحوزتهِ (انجيلا اتمنا لكم الحظ |
| Bence En azından bu kadarını hak ediyorum. | Open Subtitles | أعتقدُ أني أستحقُ هذا على الأقل |
| En azından bu geri kazanma şansı verir. | Open Subtitles | هذا على الأقل سيعطيك فرصة لتسترجع ثقتها |
| Bunu, En az gereçle yapması gerekir. | Open Subtitles | عليه أن يفعل هذا على الأقل مدججاً بالسلاح |
| Bu hapishanede En az bir yıl demek, zekâ küpü. | Open Subtitles | هذا على الأقل يُقدر بعام فى السجن أيها الذكى |