bu dünyada kötülükten güçlü olan bir tek şey var. O da biziz. | Open Subtitles | يوجد شيء واحد على هذه الأرض أكثر قوة من الشر , وهي نحن |
Tüm bu topraklar yasadışı rodeo alanı sahibi aynı adam tarafından sahiplenildi. | Open Subtitles | كلُّ هذه الأرض يملكُها نفسُ الرجل . الّذي يقيمُ مسابقاتٍ غير قانونيّة |
Gerçi bu topraklarda artık bizim için çok az sükûn var. | Open Subtitles | حتى بالنسبة لنا. هناك قليل من السلام في هذه الأرض الآن. |
bu dünya üzerindeki hiçbir şey gelecekte olabileceklerin hepsini bilemez. | Open Subtitles | لا شيئ على هذه الأرض بإمكانه معرفة كل الأشياء المستقبلية |
Bu arazi tamamen bana ait ama ne yapacağımı bilmiyorum. | Open Subtitles | و هذه الأرض لي ليس لديّ فكرة عما سأفعله بها |
Antik tanrılarla olan anlaşmamızı onurlandırıp bu toprakları tekrar kutsamamız gerek. | Open Subtitles | علينا ان نحترم ميثاقنا مع الآلهة القديمة ونقدس هذه الأرض مجدداً |
Ama ben bu dünyaya farklı bir şey için geldim. | Open Subtitles | و لكن تم وضعي على هذه الأرض للقيام بشيء مختلف |
Kendisi kanun önünde Bu toprakların ve üstündeki mülklerin sahibidir. | Open Subtitles | يمتلك هذه الأرض وكل الممتلكات التى فوقها |
bu toprak benim tek evimdir ve kalbimle kararlı durduğum yer orasıdır. | TED | هذه الأرض هي وطني الوحيد، وهناك أجعل قلبي يقف بثبات. |
bu topraklara göç ederler ve geçtikleri heryere kan saçarlar. | Open Subtitles | يسيرون في هذه الأرض ويتركون الموتى في كل مكان يقصدونه |
bu dünyada 175 yıl yaşadım ve kayda değer çok az şey yaptım. | Open Subtitles | لقد عشت 175 سنة على هذه الأرض وقد فعلت القليل جداً من الخير |
bu dünyada Sıçrayanları haklamaktan çok istediğim bir şey yok. | Open Subtitles | لا شيء أحبه أكثر على هذه الأرض من قتل القافزات |
Kamera açılmadan dakikalar önce, topraklarında çalışan Filistinli aileye yaklaşıyorlar ve bu toprakları terk etmelerini söylüyorlar çünkü bu topraklar yahudi yerleşimcilere ait. | TED | دقائق قبل أن تصور الكاميرا, اقتربوا من عائلة فلسطينية كانت تعمل في أرضها وأمروهم بـمغادرة الأرض, لأن هذه الأرض هي ملك للمستوطنين اليهود. |
Kalamazsın. Yarın bu topraklar traktör altında kalacak. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنك أن تفعل ذلك هذه الأرض سيتم هدمها بالجرار |
Amerika Yerlileri bu topraklarda 10.000 yıl yaşadı ve pek çok kasıtlı yangın çıkardılar. | TED | عاش الأمريكيون الأصليون على هذه الأرض لعشرة آلاف عام وقاموا عمداً بإحراقها العديد من المرات |
Eğer şeytan bu dünya üzerinde yürüyorsa kesin halkla ilişkiler işinde çalışıyordur. | Open Subtitles | لو الشيطان كان على هذه الأرض لكان يعمل بالعلاقـات العامة بكل تأكيد |
Bu arazi artık sizin değil. | Open Subtitles | أنت اخرج من هنا لم تعد هذه الأرض ملكك بعد الآن |
Yani, bu dünyaya birbirimize yardım etmeye geldik, değil mi? | Open Subtitles | أقصد، أننا وضعنا على هذه الأرض لمساعدة أشخاص آخرين، صحيح؟ |
Efendim Bu toprakların sahibidir ve bana İngiliz işgalcileri buradan sürme emri verildi. | Open Subtitles | سيدي هو مالك هذه الأرض وقد أمرت بإخراج المحتلين الإنجليز |
Bak, bu toprak yeni, dışarıdan getirdiler, yeni. | Open Subtitles | انظري، هذه الأرض جديدة أحضروها من الخارج إنها جديدة |
Ben burada olduğum sürece, bu topraklara delik açılmayacak. | Open Subtitles | لن تحفر الثقوب في هذه الأرض طالما أنا حي |
bu araziyi doğaya yeniden kazandırdık. | TED | وتحوّلنا نحن أيضاً ، أعدنا هذه الأرض مرة أخرى إلى الطبيعة. |
Sevgili annem, bu dünyadan göçüp ebedi istikametine giderken, bana son sözlerini etmişti. | Open Subtitles | كما كان مخطط لموت أمي أن ترحل من هذه الأرض إلى مكان أفضل لقد قال أخر كلمات لي |
Kazandığımız zaman kıyamet geldiği zaman bu dünyayı yaktığımız zaman, hepsine sana borçlu olacağız. | Open Subtitles | حين ننتصر حين نجلب نهاية العالم و ندمّر هذه الأرض |
Bu arazinin sahibi yaşlı bir kadın, burdan 3 mil uzaklıkta. | Open Subtitles | سيدة عجوز تمتلك هذه الأرض, على مسافة ثلاثة أميال من هنا. |
Tarihe şekil veriyoruz, ve bundan böyle, bu dünyanın hiçbir nimeti paylaşılmayacaktır. | Open Subtitles | إننا نصنع التاريخ، ولا خيرات من هذه الأرض سنتشاركها مع أحد |