| Problem o zaten. Sadece bir hayal. Fakat Bu liste gerçek. | Open Subtitles | أجل، هذه هي المشكلة، أنه مجرّد حلم، هذه القائمة فهي حقيقية |
| Görünüşe göre, Bu liste dışında her şeyi almışlar. | Open Subtitles | من الواضح حصلوا على كل شيء عدى هذه القائمة |
| Bu liste tek kelimeyle çok iyi! | Open Subtitles | انظر,هذه القائمة تبدو رائعه القائمه هي الحياة |
| bu listede eksik olan, ve bütün mutluluk tartışmalarından da eksik olan, başka birinin mutluluğundan duyulan mutluluktur. | TED | ماغاب عن هذه القائمة ، وماغاب عن أي نقاش عن السعادة هوالسعادة لسعادة الآخر. |
| İlk olarak bu listedeki en önemli şeye bakalım. | TED | لننظر إلى أهم الأشياء في هذه القائمة أولا. |
| Uygun olmayanları belirleyen Bu liste ne uzunlukta? | Open Subtitles | ما طول هذه القائمة من الشروط التي تجعلك غير مؤهل ؟ |
| Pekala, size tüm verebileceğim Bu liste, berbat ama durum bu. | Open Subtitles | , حسناً , هذه القائمة هي ما لديّ و هذا مقرف , لكن هذا كل شئ |
| Bunu ayarlayabiliriz. Demek ki Bu liste, beni yakanları yok etmenin anahtarı, öyle mi? | Open Subtitles | إذن هذه القائمة هي المفتاح الذي يدمر من تسببوا بطردي؟ |
| Annemin dediğine göre tek ihtiyacımız bu şatafatlı anahtar ve almamız gerekenleri yazan Bu liste. | Open Subtitles | والدتي قالت أن كل ما نحتاجة هو هذا المفتاح الفاخر و هذه القائمة من البضائع لشرائها |
| Bu liste, yoluna devam etmeye hazır olan biri tarafından yazılmamış. New York'u çok seven biri tarafından yazılmış. | Open Subtitles | هذه القائمة لم يكتبها شخص مُستعد للمضي قدماً بل كتبها شخص يُحب نيويورك |
| Bana sahte şefkat gösterisinde bulunurken, Bu liste çantandan gün ışığına çıkmış. | Open Subtitles | أجل، لقد أخرجَت هذه القائمة نفسها من حقيبتكِ في حين كنتِ مشغولة بتمثيل عاطفتكِ نحوي |
| bu listede bir sürü kitap var. George Clooney'in okuduğu, kasede çekilmiş olanı var mı? | Open Subtitles | هناك الكثير من الكتب في هذه القائمة هل تأتي علي هيئة شرائط كاسيت مقرؤة بصوت جورج كلوني |
| Eğer senin yazarın hayattaysa, bu listede olmalı. | Open Subtitles | إن كانت الراوية حية فإنها على هذه القائمة |
| O zamana kadar bu listedeki şeylerden birisini yapmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أجد شيئاً من هذه القائمة أستطيع فعله |
| Cesetlerin üzerinde bulduğumuz numaralar ile bu listedeki numaralar uyuşuyor. | Open Subtitles | على الجثث التي تدل ترتيب الرقم في هذه القائمة |
| Tamam, bütün yaralanan ve ölenlerin listesi bu mu? | Open Subtitles | حسناً، هذه القائمة الكاملة للجرحى و الموتى؟ |
| Burada kızkardeşlerin bu listeyi kullanarak birbirine gönderdiği binlerce yorum var. | TED | هذه هي بعض الآلاف المؤلفة من التعليقات التي ترسلها الأخوات لبعضهن البعض مستخدمات هذه القائمة. |
| Konuşmam bitene kadar, bu listeye bir kişi daha eklenecek. | TED | في نهاية محادثتي، سيُضاف مريض آخر إلى هذه القائمة. |
| Aynen! Yarın trendeki işin bu. bu listenin açığa çıkmasına izin verme. | Open Subtitles | بالضبط, هذه ستكون مهمتك غدا على القطار لا تجعل هذه القائمة تتسرب |
| Sonucunda elinde kalan tek şey O liste. | Open Subtitles | وفي النهاية، فإن هذه القائمة هي كل ما تملكه |
| Bu menü Fransızca, anlamıyoruz. | Open Subtitles | 'لأن هذه القائمة كلها باللغه الفرنسية ونحن لا نفهمها |
| Ed, Tower'a O listeyi verdikten 5 dakika sonra askerler hepsini tutuklar. | Open Subtitles | إيد، بعد خمسة دقائق من تسليمي هذه القائمة إلي تاور سيقبض الجيش علي هؤلاء الأصدقاء |
| O listeye çoktan baktık. İnsanları öldürmüyordu. | Open Subtitles | لقد راجعنا هذه القائمة وهو لا يقوم بقتلهم |
| O listenin bir kopyasına ihtiyacımız var. | Open Subtitles | سنحتاج نسخة من هذه القائمة |
| Evet. İşte liste. Çok mutlu olacak. | Open Subtitles | نعم، هذه القائمة ستكون سعيدة جداً |
| Tony, bu listedekilerden birilerinin CTU'dan Saunders'a yardım etmek için çalışıyor olması oldukça muhtemel. | Open Subtitles | من المحتمل جداً أن يكون واحداً من هذه القائمة يعمل من داخل الوحدة لمساعدة (ساندرز) |