| Fakat korkmuştu. 95 yıl yaşamıştı ve daha önce hiç halüsinasyon yaşamamıştı. | TED | ولكنها كانت خائفة.فقد عاشت 95 عاما، ولم ترى هلوسات من قبل أبداً. |
| Şüphelimizin halüsinasyon gören paranoid şizofreni hastası beyaz bir erkek olduğunu düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد ان الجانى ذكر ابيض مريض بالفصام مذعور يعانى من هلوسات |
| Disozmi ve tünel görüşü halüsinasyon olabilir. | Open Subtitles | تعطل حاسة الشم والرؤية النفقية قد تكون هلوسات |
| ÖLÜM İLANI ANNA MORGAN, 44, ÖDÜLLÜ AT YETİŞTİRİCİSİ ...atlamış olmalı halüsinasyonlar görüyordu... | Open Subtitles | آنا مورجان الفائزة بجائزة أحسن مربية خيول ربما قفزت , آنا كانت تعاني من هلوسات |
| Peki, eğer halüsinasyonlar görüyorsan gidip bir doktora görünmen gerekmez mi? | Open Subtitles | حسن، إن كانت تراودك هلوسات ألا تعتقد أنه عليك رؤية طبيب ما؟ |
| Ve şizofreni hastalarının ses halüsinasyonları yaşamasının sebebi budur. | TED | وتلك حالة المرضى بانفصام الشخصية الإرتيابي، والذين يعانون من هلوسات سمعيّة. |
| Görüntüler, sanrı falan. | Open Subtitles | حسناً , رؤى , هلوسات |
| İşitsel halüsinasyon ve disoryantasyon, şizofreni bulgusu olabilir. | Open Subtitles | هلوسات سماعية و الشعور بالضياع قد يكونا علامات الفصام |
| Bu onun hayaleti değil. Sadece halüsinasyon. Gördüklerin gerçek değil. | Open Subtitles | ذلك ليس شبحها، بل هلوسات ما ترينه ليس حقيقيًّا |
| Ani hareketler, konuşma zorluğu görkemlilik kuruntusu, karmaşık düşünceler, halüsinasyon. | Open Subtitles | نوبة مفاجئة, كلام متسرع, أوهام العظمة, إضطراب فكري, هلوسات |
| Şuradaki kafasından ciddi biçimde darbe almış halüsinasyon görüyor. | Open Subtitles | لقد تعرّض أحدهم إلى إصابة ،بالغة في الرأس هناك .إنّه يعاني هلوسات لدينا مطاردة على مستوى الولاية |
| Bunun bir şeyler görmekle alakası yok. Ciddi halüsinasyon görmekten bahsediyoruz. | Open Subtitles | إنها ليست مسألة تخيلات بل أصبحت هلوسات خطيرة |
| Patlamadan beri halüsinasyon görmedim veya sesler duymadım. | Open Subtitles | لم تصيبني أي هلوسات أو أسمع أي أصوات منذ الانفجار |
| Büyük çocuklardan biri halüsinasyon gördürdüğünü söylemişti. | Open Subtitles | أحد الأولاد الكبار أخبرني أنها ستسبب لي هلوسات |
| Bir dakika önce iyiyken birden halüsinasyon görüyordu. | Open Subtitles | كان تكون على ما يرام في لحظة ثم تنتابها هلوسات المرحلة التالية ، كما لو أنها تعيش |
| Vay.Hafızanın geri kazanımına bağIı Duyumsal ve hissel halüsinasyonlar | Open Subtitles | عجباً، هلوسات سمعيَّـة وحسيَّـة، مرتبطة مع استرجاع الذاكرة. |
| Organ naklini beklerken çok canlı halüsinasyonlar gördüm. | Open Subtitles | عندما كنت أنتظر عملية الزراعة رأيت أكثر هلوسات واضحة لن تصدقيها |
| Beynin bazı verileri yanlış yorumluyor ve halüsinasyonlar gerçek hissi veriyor, genelde de bu çok acı veriyor. | Open Subtitles | يجعل الدماغ يخطئ في تفسير بعض الأمور. فتنتابك هلوسات تبدو لك حقيقية. وهو في معظم الحالات مؤلم جداً. |
| İnsanlar bu basit geometrik halüsinasyonları görünce, primer görsel korteks aktive oluyor. | TED | فعندما يرى أحدهم هلوسات من الأشكال الهندسية البسيطة قشرة الإبصار الأساسية هي التي يتم تنشيطها |
| Eğer öyleysem, bu sakat bir sanrı. | Open Subtitles | إذا كنت كذلك فهذه هلوسات مملة |
| Yani bir takım ışık duyarlılıkları, varsanılar ve baş ağrıların olabilir. | Open Subtitles | لذا سيكون هناك حساسية ضد الضوء هلوسات و صداع |
| Ama daha fazla halisünasyon görmedin, yani, belki de başka bir şeyden bahsediyordu. | Open Subtitles | و لكن ألم ترى هلوسات أخرى ؟ لذلك ، هى ربما كانت تتحدث عن شئ آخر |
| Bu durum aura denilen halüsinasyonlara sebep oluyor, feneri ışığı görmek, geometrik şekiller ve karıncalanma hissi bunlardan bazıları. | TED | يُنتج هذا هلوسات تُدعى هالات؛ والتي يمكن أن تشمل رؤية أضواء وامضة وأنماط هندسية واختبار إحساس بالتنميل. |