| Savannah'yı yaşatmazsak bunun hiç bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليست هناك جدوى من هذا إلا إذا بقيت سافانا على قيد الحياة. |
| Tartışmanın bir anlamı yoktu, beni ofisine getirdikten sonra tuvalete gittim, pencereye tırmandım ve yeni bir otele giriş yaptım. | Open Subtitles | لم يكن هناك جدوى من الجدال لذا بعدما أحضرني لمكتبه ذهبت للحمام و تسلقت خارجة من النافذة |
| Kendim olamayacaksam bu işi yapmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك جدوى لأفعل هذا إذا لا يمكن أن أكون ما أنا عليه. |
| Yapma Christian. Bir yararı yok. Git artık. | Open Subtitles | لا يا كريستيان، ليس هناك جدوى فقط إرحل |
| yararı yok çünkü sana yardım edemem. | Open Subtitles | ليست هناك جدوى لأنني لا أستطيع مساعدتك. |
| Artık saklanmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك جدوى من الاختباء بعد الآن |
| Geriye bakmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك جدوى من النظر إلى الوراء |
| Artık savaşmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك جدوى في القتال بعد الآن |
| Konuşmaktan kaçmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليس هناك جدوى في تجنب المحادثة |
| Benim kalmamın bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليست هناك جدوى في البقاء معي. |
| Kaçmanın bir anlamı yok. | Open Subtitles | .ليست هناك جدوى من الهرب |
| bir anlamı yok. | Open Subtitles | لا تفعلي . ليس هناك جدوى. |
| Onlarla kavga etmenin bir anlamı yok. | Open Subtitles | ليست هناك جدوى القتال معهم |
| - Bunun bir anlamı yok. | Open Subtitles | -ليس هناك جدوى |
| Beklemenin yararı yok. | Open Subtitles | ليس هناك جدوى من الإنتظار. |