| Bir tedavisi var, lâkin hastalık çabuk yayılan türden ve bu tedavi en fazla size biraz daha zaman kazandırır. | Open Subtitles | هناك علاج لكنه شديد جداً لن يمنحك إلا القليل من التأجيل |
| Kuduzun tedavisi var. Midenizden iğne vurulursunuz. | Open Subtitles | هناك علاج للداء يقومون في إعطاء حقنة للمعدة |
| Yenileme işlemi yavaş, tersinmez ve bilinen Bir tedavisi yoktur. | Open Subtitles | تطور الانتكاسة بطيء ولا رجعة فيه وليس هناك علاج معروف |
| Çok kişilik Bozukluğunun Bir tedavisi yok. | Open Subtitles | سيدي، ليس هناك علاج فعّال عالميا لأضطراب انفصام الشخصيه |
| Beni kurtarabilecek bir tedavi var ama yüksek radyasyon almak gerekiyor. | Open Subtitles | هناك علاج يمكنه إنقاذي لكن يتمّ ذلك بالإشعاع العالي. |
| Kanı zehirlenmiş. Tek Bir çaresi var. | Open Subtitles | إنه تسسم في الدم هناك علاج وحيد لها |
| - Eğer bir tedavi olsaydı, bu telepodlarla yapılacak birşey olurdu. | Open Subtitles | إذا كان هناك علاج ، فقد شيئا كيفية التعامل مع تلك القرون. |
| Başlamanın tek yolu durmaktır. Durmaktan başka tedavi yolu yok. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة هي ان تتوقف ليس هناك علاج إلا الإقلاع |
| Wendy hastanedeyken, doktor deneme aşamasında olan agresif bir tedavinin ömrünü 2-3 sene uzatabileceğini söylemişti. | Open Subtitles | عندما كانت (ويندي) بالمستشفى قال طبيب لنا أن هناك علاج تجريبي عنيف يمكن أن يمد حياتها لعامين أو ثلاثة |
| Sakin ol. Ölümden başka her şeyin çaresi vardır. | Open Subtitles | هناك علاج لكل شيء ما عدا الموت |
| Her zehir için değişik hidrolaz tedavisi var. | Open Subtitles | -نسبية، هناك علاج بالهيدرولايز مختلف لكل تسمم |
| Tanısı konulduğunda tedavisi var. | Open Subtitles | هناك علاج لكن فقط إن وصلنا للتشخيص |
| Ameliyat edilemez. Fakat radyasyon tedavisi var. | Open Subtitles | غير قابل للجراحة لكن هناك علاج بالإشعاع |
| Ateşini düşürecek bir Helena tedavisi var. | Open Subtitles | هناك علاج هيليني سيُخفض حرارتك |
| Fakat bir tedavisi var kavramsal, davranışsal. | Open Subtitles | كلانا يعلم ذلك ... لكن هناك علاج المعرفية والسلوكية |
| Neyse ki, bu salgının bir tedavisi var. | Open Subtitles | لحسن الحظ، هناك علاج لهذا الوباء. |
| - Ariadne'nin Bir tedavisi varsa, bunu onlar biliyordur. | Open Subtitles | إذا كان هناك علاج لأريادن، لأنهم يعلمون ذلك. |
| Tanrı aşkına, kes şunu! Bir tedavisi olabilir! | Open Subtitles | ياللهى ,توقف ربما يكون هناك علاج |
| Sadece tek bir tedavi var, o da benim elimde değil. | Open Subtitles | هناك علاج واحد فقط، وهو بمتناول يدي |
| Ancak... yeni bir tedavi var. | Open Subtitles | على الرغم من ذلك... هناك علاج جديد |
| Ah, keşke öyle olsa, her hastalığın Bir çaresi var. | Open Subtitles | -آه ليتني كنت مريضاً هناك علاج لكل مرض |
| Yalnızca tek bir çaresi var: | Open Subtitles | : هناك علاج واحد فقط - |
| Mesela, korkunç bir kâbus esir aldıysa insanı, dinlemeye hazır bir dosta içini dökmekten daha etkili bir tedavi yöntemi yoktur. | Open Subtitles | وأحد هذه الاساليب انه ليس هناك علاج للكوابيس المرعبة افضل من اخبارها لصديق يستمع. |
| Hastalığın için başka tedavi yolu yok. | Open Subtitles | ليس هناك علاج آخر لمرضك. |
| Bu hastalık ya da her ne ise bir çaresi vardır belki. | Open Subtitles | ربّما هناك علاج للطاعون مهما كان |