| Saatlerce orada durarak usulca bizi ölçüp biçti. | Open Subtitles | لقد كان يقف هناك لساعات يحكم علينا بهدوء |
| Sonra sınırın orada karaya çıktın. Saatlerce orada yalnız kaldın. | Open Subtitles | ولمّا ذهبت لليابسة لدى الحدود، لبثت بمفردك هناك لساعات. |
| Hayır, Saatlerce orada olabilirim. | Open Subtitles | كلّا، يُمكن ان أبقى هناك لساعات |
| Hiçbir şey yapmadan orada saatlerce dikilmeye deli oluyorum. | Open Subtitles | أنا أجن من الوقوف هناك لساعات دون عمل أي شئ |
| Ama sen, sen orada saatlerce durdun. | Open Subtitles | لكن أنت بقيت هناك لساعات |
| Ve bir çocuğu bayrak deliğinin oraya diktiler. Saatlerdir orada. | Open Subtitles | لكنهم يرفعون طفل فـوق سـارية العلم، ويظـل مُعلقاً هناك لساعات |
| Saatlerce orada olacağım. | Open Subtitles | قد أمكث هناك لساعات |
| Saatlerce orada kaldık. | Open Subtitles | كنا هناك لساعات |
| Saatlerce orada kalmış olabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يكون هناك لساعات. |
| Sonra, Saatlerce orada kıpırdamadan durdum. | Open Subtitles | بقيتُ هناك لساعات |
| Sanki Saatlerce orada kalmış gibiydi. | Open Subtitles | بدا و كأنها هناك لساعات |
| Kilitli kaldım. orada saatlerce kilitli kaldım. | Open Subtitles | كنت محجوزة كنت محجوزة هناك لساعات... |
| Kahretsin, Saatlerdir orada temizlik yapıp şu boktan şeyleri denize atıyordum sen de gidip hepsini geri çıkarmışsın. | Open Subtitles | اللعنة انا كنت أنظف هناك لساعات وكنت أرمي هذا الهراء خارج المركب, وأنت فقط تعيدهم الى فوق |
| Saatlerdir orada. | Open Subtitles | كان هناك هناك لساعات. |