| 12 yaşında. Bebek falan yok. O daha bir çocuk. | Open Subtitles | انها بالثانية عشر , ليس هنالك طفل , انها طفلة. |
| Orada bekleyen bir çocuk var. Bizi ondan, onu bizden mahrum ediyorsun. | Open Subtitles | هنالك طفل ينتظر، وأنتِ تحرمينا منه و تحرمينه منّا |
| Hayır, buraya koymadığınız başka bebek var mı diye düşünüyordum. | Open Subtitles | لا فقط كنت أتسائل لإن كان هنالك طفل ما زال بالخلف ولم تضعيه بعد |
| Orada bir bebek var, tamam mı? | Open Subtitles | هنالك طفل بالدّاخل |
| Arabada küçük bir çocuk var efendim. | Open Subtitles | كان هنالك طفل صغير على متن الحافلة سيّدي. |
| Arabada küçük bir çocuk var efendim. | Open Subtitles | كان هنالك طفل صغير على متن الحافلة سيّدي. |
| İğrenç müzikler dinleyen bir çocuk olarak biliyorum. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أن هنالك طفل استمع لبعض الموسيقى الفظيعة |
| Eğer doğruyu söylemezsen, masum 17 yaşındaki bir çocuk hayatının geri kalanını hapiste geçirecek. | Open Subtitles | انظر, هنالك طفل بريء ذو 17 عاماً سيمضي بقية حياته في السجن لو لم تقل الحقيقة |
| Gerçeği söylemek gerekirse, geleceğinizde bir çocuk var. | Open Subtitles | . في الحقيقة هنالك طفل بـ مستقبلك |
| Örneğin okulda onunla uğraşan bir çocuk var. | Open Subtitles | على سبيل المثال، يوجد... هنالك طفل في المدرسة يتقصّده |
| Araçta bebek var! | Open Subtitles | (ناش)، لا تطلقي النار هنالك طفل بالعربة! |
| - İçimde çok kızgın bir bebek var. - Çıkar şunu! | Open Subtitles | هنالك طفل غاضب بداخلي أخرجه |
| Araçta bebek var! | Open Subtitles | هنالك طفل بالعربة! |
| İşte o zaman Bebek falan olmadığını söyledi. | Open Subtitles | وهذا ما قالته عندما أخبرتني ...لم يكن هنالك طفل |
| Bebek falan yok, tatlım. | Open Subtitles | عزيزتي، ليس هنالك طفل. |