| Ve buraya size, o öldüğü için bunun son bulmayacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | وأنا هنا لأخبرك أنّ ذلك ليس على وشك الانتهاء الآن بمجرّد موته |
| Ve buraya size, o öldüğü için bunun son bulmayacağını söylemeye geldim. | Open Subtitles | وأنا هنا لأخبرك أنّ ذلك ليس على وشك الانتهاء الآن بمجرّد موته |
| Aslında buraya, seni sevdiğimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | في الحقيقة, أتيت إلى هنا لأخبرك بأني أحبك |
| Bu şekilde yaşamak istemiyorsun. Hayatına devam ediyorsun. Doğru şeyi yaptığını söylemek için buradayım bu yüzden aynen devam et. | Open Subtitles | لا تريد العيش بتلك الطريقة ، عليك المضي قدماً أنا هنا لأخبرك ، أنت تفعل الصواب ، حافظ عليه فحسب |
| Sana Hareket'in neye ihtiyacı olduğunu söylemek için buradayım, ve şu anda senin güçlü olmana ihtiyacı var, çünkü bundan sonra yapman gereken şey, inan bana, senin için kolay olmayacak. | Open Subtitles | أنا هنا لأخبرك ماذا تحتاج الحركة و الآن هى تحتاج أن تكون قويا لأن الشئ القادم الذى يجب عليك فعله |
| Buraya sana şunu söylemek için geldim senin aleyhinde tanıklık etmek istemiyorum. | Open Subtitles | لقد أتيت هنا لأخبرك بأنى لا أريد أن أشهد ضدك |
| Baba. Bak, açıklayabilirim. Buraya sana söylemeye geldim. | Open Subtitles | أبي , يمكنني توضيح هذا - أتيت هنا لأخبرك |
| Hurley, sana yiyeceklere nasıl davranacağını söylemek için gelmedim. | Open Subtitles | يا هيرلي، لست هنا لأخبرك كيف تتناول طعامك |
| Buraya, sana limitlerini anladığımı söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك أنني أتفهم حدودك توقعت الكثير |
| Bu aileye yaptıkların yüzünden ana olan nefretimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك لأي درجة أنا أكرهك لما فعلته بهذه العائلة |
| Bu aileye yaptıkların yüzünden ana olan nefretimi söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك لأي درجة أنا أكرهك لما فعلته بهذه العائلة |
| Onun gözlerine baktım Ve sana şunu söylemeye geldim... - Sara Crewson hala hayatta. | Open Subtitles | وأنا هنا لأخبرك أن سارة كروسون مازالت حية |
| Ama baksana, ne kadar sapık olduğunu söylemeye geldim. | Open Subtitles | لكن لكنني كنت هنا لأخبرك كم أنت غريب . يمكنني معرفة هذه الأشياء |
| Buraya, paranızın Turner Deresi Bankası'nda güvende olmadığını söylemeye geldim. | Open Subtitles | انا هنا لأخبرك ان اموالك ليست بمأمن في بنك تيرنر كريك بعد الآن |
| Sana buraya, yazının fena olmadığını düşündüğümü söylemeye geldim. | Open Subtitles | أتيت هنا لأخبرك بأنني اعتقدت بأن مقالتك فظيعة |
| Adanın, tek başına gelmene izin vermeyeceğini söylemek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لأخبرك أن الجزيرة لن تدعك تذهب لوحدك |
| Gary King'in yeniden atına bindiğini söylemek için buradayım. | Open Subtitles | انا هنا لأخبرك ان قاري الملك سيركب الحصان |
| Senin, benim için doğru kişi olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | أنا هنا لأخبرك أني واثقة أنك الشخص المنشود , و 000 |
| Durumun öyle olmadığını söylemek için buradayım. | Open Subtitles | معتقدين أنه بوسعهم أن يفعلوا ما يشاؤون أنا هنا لأخبرك أن المسألة ليست كذلك |
| Ryan işinde iyisin ama ben de öyleyim ama ben, ağzından çıkanların sonuçları olduğunu söylemek için buradayım. | Open Subtitles | - ساعدتها ،راين، أنت جيد في عملك ولكني جيدة في عملي كذلك وانا هنا لأخبرك أن لكلماتك عواقب |
| Sana inandığımı söylemek için buradayım. | Open Subtitles | اه .. أنا هنا لأخبرك أنني اؤمن بيكي |
| Ben buraya, bir daha seni görmek istemediğimi söylemek için geldim. | Open Subtitles | أنا هنا لأخبرك.. أني لا أريد أن أراك مجدداً |
| Buraya sana söylemeye geldim ve... | Open Subtitles | .... أتيت هنا لأخبرك بذلك و أخبرك بـ |
| Buraya Hamid'i uzmanlarınızdan daha hızlı konuşturabileceğimi söylemek için gelmedim. | Open Subtitles | أنا لم آتِ إلى هنا لأخبرك بأنّي ... أقدر على جعل ( حميد ) يتجاوب . أسرع من مقدرة خبرائك |