| Amacım bizi kurtarmaya yardım edecek bu yaşamdan yeni teknolojiyi bulmak. | TED | هدفي هو إيجاد تكنولوجيا جديدة من هذه الحياة، تساعد على انقاذنا. |
| Bence buradaki işimiz, sizin birbirinizle açık olarak davranacağınız bir yol bulmak. | Open Subtitles | أظن أن هدفنا هنا هو إيجاد طريقة لكما لتصبحا صريحَين مع بعضكما |
| Yani yapmamız gereken tek şey o paraya ulaşmanın yasal bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | إذن كل ما نحتاج لفعله هو إيجاد طريقة قانونية للحصول على ذلك المال |
| Gider gitmez ilk işim güzel bir kız bulup evlenmek olacak. | Open Subtitles | أول شئ سأفعله عندما أعود للبيت هو إيجاد امرأة جميلة أتزوجها |
| Geri çekilmelerin amacı, ...kaynaklarını düzenlemek için doğru yeri bulup direnmektir. | Open Subtitles | الهدف من الأنسحاب هو.. إيجاد المكان الصحيح لتعبئة مواردك وأتخاذ موقفاً. |
| Teorik olarak, hiçbir şeyi unutmazsın. Tek yapman gereken, oraya gidecek yolu bulmaktır. | Open Subtitles | نظرياً، أنتِ لم تنسي شيئاً أبداً كل ماعليك فعله هو إيجاد طريقك إليها |
| McPherson'da yapmaya çalıştığımız şey krizde olan bu topluluğu destekleme yolları bulmaktır. | TED | وما نحاول القيام به في ماكفرسون هو إيجاد طرق لدفع هذا المجتمع للخروج من الأزمة. |
| Şimdi tek yapmamız gereken, o ağaçların yakınlarında yeni ilaçlanmış bir ev bulmak. | Open Subtitles | والآن كلّ ما علينا فعله هو إيجاد منزل طُهّر مؤخراً قرب تلك الأشجار. |
| Ve Avustralyalı ya da Kanadalı bir çare bulmak üzere değildik, ama bir çare bulmak üzereydik. | TED | ولم نكن نسعى للحصول على علاج أسترالي أو علاج كندي ، همنا هو إيجاد علاج |
| Yapmak istediğim şey, Afika'nın yaptığının aynısını yapan başka ülkeler bulmak, yani 1800 yıl boyunca yerinde saydıktan sonra bir anda gürlemek, aniden aşırı yükselmek. | TED | ما أود فعله هو إيجاد دول فعلت مثل ما فعلته أفريقيا وذلك يعني القفز من 1800 سنة من لا شيء إلى لمس الأعالي فجأةً |
| ve yapmamız gereken, paylaşmayı güvenli ve kolay anlaşılır hale getiren bir mülkiyet sistemi bulmak, | TED | وما ينبغي علينا فعله هو إيجاد منصة ملكية فكرية تجعل التقاسم آمناً، وتجعله مفهوم بصورة سهلة، |
| Görülen o ki deniz biyolojisi bunu çözmüş. Yani yapmamız gereken şey, bunu kendimiz için kopyalamanın yolunu bulmak. | TED | فمن الواضح، أن الحياة البحرية قد حلت ذلك، لذلك ما نحتاج إليه هو إيجاد طرق لنقلد ذلك بأنفسنا. |
| Dolayısıyla amaç, sadece iki olasılığa götüren önceki soruların cevaplarını bulmak. | TED | هدفنا، الأن هو إيجاد الإجابة عن الأسئلة السابقة. التي تؤدي لاحتمالين فقط. |
| İşim bu verileri bulup halkla paylaşmaktır. | TED | عملي هو إيجاد مجموعات البيانات تلك ومشاركتها مع العامة. |
| O ışını çalıştıracağız ve iş işten geçmeden Buffy'i bulup onu yeniden görünür hale getireceğiz. | Open Subtitles | وأول شيئ سنفعله هو إيجاد بافي وجعلها مرئية قبل أن يفوت الأوان |
| Tek yaptığım gene sahip birini bulup, cihazı çalıştırmasını sağlamaktı. | Open Subtitles | كل ما كان عليّ فعله، هو إيجاد شخص لديه الجين وحمله على تشغيل الجهاز |
| Yani bizim tek umudumuz kızı bulup, 5 milyon dolarımız olmadığı anlaşılmadan Kızı kurtarmak. | Open Subtitles | لذا أملنا الوحيد هو إيجاد داون قبل أن يكتشفوا بأننا لا نملك 5 ملايين دولار |
| Evet çocuklar, doğru şarkıyı bulup deneme yaparsak... | Open Subtitles | إذاً يا رفاق كل ما سنقوم بِفعله هو إيجاد الأغنية المناسبة, ونتدرب |
| Belki de ihtiyaç duyduğumuz şey, daha çok kendi aramızda konuştuğumuz, aynı sıcak güneşi paylaştığımız, birbirimize yakın olabileceğimiz bir yol bulmaktır. | TED | ربما ما نحتاجه بدلاً من ذلك هو إيجاد طريقة لنكون على مقربة، ونتحدث غالبًا فيما بيننا، ولكن الجميع يشاركون نفس الشمس الدافئة. |
| Umurumda değil. Önemli olan tek şey gece uyumanın bir yolunu bulmaktır. | Open Subtitles | "لا أهتم، كل ما يهم هو إيجاد طريقة كي تنام في الليل" |
| Bu haydutları durdurmak için tek yapmamız gereken onlardan önce ikinci yüzüğü bulmaktır. | Open Subtitles | لإيقاف هؤلاء الأوغاد، كل ما علينا فعله أولاً هو إيجاد الخاتم الثاني. |