| Ama bir kitabımda yazıyor olsam, tüm kötü şeylerin olacağı yer burası olurdu. | Open Subtitles | ولكن لو كنتُ أكتب كتاباً، فهذا هو المكان الذي تحدث فيه أمور سيئة. |
| Neden? Çünkü umarım gelirler ve eğer uzaylılar gelecekse, inecekleri yer burası. | TED | لماذا؟ لأن هذا هو المكان الذي إن جاءت الكائنات الفضائية، أتمنى أن تأتي إليه. |
| Burası küçük bir çocuk olduğun yer. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي تستخدم ليكون طفلا صغيرا. |
| Evet, ait olduğum yer burası. | Open Subtitles | نعم، هذا هو المكان الذي أنتمي إليه، تماما |
| Ve bence tiyatro tam olarak ışık ile hayatı iyileştirebileceğimiz bir yer. | TED | وأعتقد أن المسرح هو المكان الذي يقوم فيه الضوء حقاً بتعزيز الحياة |
| orası tam vücut boşluğunu açtıkları ve iç organları inceledikleri yer. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي تنتشر فتح تجويف الجسم وفحص الأعضاء الداخلية |
| Burada sen devreye giriyorsun. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي ستدخل منه. |
| Yaşamam gereken yer burası! | Open Subtitles | حسناً ، هذا هو المكان الذي يتوجّب علي العيش فيه. |
| Demek benden saklanmak istediğinde geldiğin yer burası? | Open Subtitles | إذاً هذا هو المكان الذي جئتي اليه لتختبأي مني |
| İşte, düşünmek için geldiğim yer burası. | Open Subtitles | لذلك، هذا هو المكان الذي جئت عندما كنت ترغب في التفكير. |
| Avcının yemek yediği, uyuduğu ve saçını taradığı yer burası demek. | Open Subtitles | إذا .. هذا هو المكان الذي المبيدة تأكل وتنام و وتسرح شعرها |
| Tamam, sen hatırlayamayacak kadar küçüktün ama burası Babaannemizin annemiz öldükten sonra bizi neşelenmemiz için getirdiği yer burası. | Open Subtitles | حسناً، إنكِ أصغر من أن تتذكري، لكنَّ هذا هو المكان الذي أحضرتنا إليه جدَّتنا بعد جنازة والدتي، لتقوم بالترفيه عنّا |
| Öleceğin arka yollardan biri midir peki ait olduğun yer? | Open Subtitles | .التسببفي قتلكنفسكِفيشارعخلفيقذر. هذا هو المكان الذي تنتمين إليه؟ |
| Neresi olursa olsun ait olduğun yer orası. | Open Subtitles | حسنٌ, أينما كان, فذلك هو المكان الذي تنتمي. |
| Bazen olduğun yer, ait olduğun yer değildir. | Open Subtitles | في بعض الأحيان، المكان الذي تعتادين عليه ليس هو المكان الذي تنتمين إليه |
| Ben ait olduğum yer olan vahşi hayattayım artık. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي أنتمي إليه، هنا في البرية. |
| Ait olduğum yer burası. | Open Subtitles | فهذا هو المكان الذي أنتمي إليه |
| Çünkü ait olduğum yer orası. | Open Subtitles | لأن ذلك هو المكان الذي انتمي إليه |
| Veranda komşularla toplanmak için kullandığınız bir yer, müzik dinlemek, şehri seyretmek. | TED | المنحدر هو المكان الذي يدعو الجيران للتجمع واجتذاب الموسيقى، ومشاهدة المدينة في الحركة. |
| orası birbirlerini sevdiklerini söyledikleri yer. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي صرّحُــوا بهِ حُـبّهم لبعضهما البعض |
| Burada sen devreye giriyorsun. | Open Subtitles | وهذا هو المكان الذي تأتي فيه |
| Burası Alzheimer'ın da gerçekleştiği yerdir. | TED | والتشابك العصبي هو المكان الذي يبدأ منه مرض ألزهايمر. |