Ama olay şu ki ben bir adama girdim mi sonuna kadar girerim. | Open Subtitles | كل ما في الامر هو انني عندما أرتبط بشخص, أمضي معه حتى النهاية |
Planındaki sorun şu ki ben ne istediğimi zaten biliyorum. | Open Subtitles | .. المشكلة بخطتك هو انني من قبل اعرف ما اريد |
Fakat, olanlardan çıkaracağımız ders şu ki : Haklıydım. | Open Subtitles | لكن العبرة التي نخذها من هذه هو انني كنت محقه |
İyi tarafı, babanı tanıyor olmam. O bir harikaydı. | Open Subtitles | والجانب الجيد هو انني كنت اعرف والدك واعتقد أن كلايد كان عجوز طيب |
Beni rahatsız eden şey, ikimizin aynı olduğunu düşünmüş olmam. | Open Subtitles | حسنا , ما يزعجني هو انني اعتقدت اننا متشابهين |
Bunun tek yanlış tarafı kendim düşünmemiş olmamdır. | Open Subtitles | الشيئ الخاطئ الوحيد هو انني لم أفكر في هذا الأمر بنفسي |
Burda yaptığım şey, sesleri alıyorum onları ses perdesi çözümleme algoritmasından geçi... riyorum. | Open Subtitles | ما أفعله هنا هو انني آخذ الاصوات وأضعه ضمن نظام اعادة فرز لوغاريثمي |
Olay şu ki, konuşmayı tam şu anda bitirmeye gücüm var. | Open Subtitles | ما اريد قوله، هو انني لدي القدرة كي انهي هذا الحوار فوراً |
İyi tarafı şu ki, seni iyi bir ev arkadaşı gibi gösteren birini tanımış olduk. | Open Subtitles | الشيء الجيد هو انني وجدت رجلا يجعلك تبدو جيدا كرفيق سكن |
Ama iyi haber şu ki, sonunda çok istediğim Tommy John ameliyatını yaptırabildim. Herkes kazandı. | Open Subtitles | ولكن , الخبر الجيد هو انني اتقنتها انظر, نحن اسفون لاننا اردنا تعريفك على |
Gerçek şu ki, Harvey'le aramı düzeltmedikten sonra burada olmak istemiyorum. | Open Subtitles | ولكن الأمر هو انني لا أريد ان اكون هنا ان لم تكن علاقتي صلبة مع هارفي |
Pekala, konu şu ki Bay Holmes, iyi anlarımda tam olarak eskiden kimsem oyum. | Open Subtitles | حسنا مقصد الحديث سيد هولمز هو انني في لحظاتي الجيدة أكون رجل جيد |
Fark şu ki, ben öyle olduğum için memnunum çünkü olmasaydım öylece yuvarlanıp hayatım boyunca mutsuz olup benden ne istiyorsan onu yapardım. | Open Subtitles | الفرق هو انني سعيد بذلك لإنه لو لم اكن كذلك كنت فقط سوف انهار واكون بائسا طوال حياتي |
Konu şu ki yarın sabaha kadar sürmeyeceğinden oldukça eminim. | Open Subtitles | الأمر هو, انني متأكد أنها لن تصمد حتى الصباح |
En kötüsü de, iki oda arkadaşımın da ölmesiyle, tamamıyla yalnız kalmış olmam. | Open Subtitles | الجزء الأسوأ هو انني خسرت كلا شريكي غرفتي ، وانا وحيدة |
Jimmy, biliyor musun, önemli olan tek şey seni seviyor olmam. | Open Subtitles | له انف بوزن باوندين جيمي ، اتعلم ؟ كل ما يهم هو انني احبك |
Önemli olan tekrar dans etmeye başlıyor olmam. Senin sayende. | Open Subtitles | المهم هو انني سأعود للرقص مُجدداً والفضل يعود لك |
Seninle dans ediyor olmamım yegane sebebi son derece sarhoş olmamdır. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذي يجعلني ارقص معك هو انني ثملةٌ بشكل لا يُصدق |
Tek pişmanlığım, bu muhteşem anı... hayatımdaki diğer aşkımla paylaşamıyor olmamdır... ikinci aşkım, Camilla. | Open Subtitles | .. ندمي الوحيد هو انني لن استطيع مشاركة هذه اللحظة الرائعة ... مع حب حياتي الاخر |
Yaşadığım şey, kendime aldığım çok pahalı bir çift ayakkabıydı. | TED | وما حصل لي هو انني شريت، ما كان بالنسبة لي، حذاء غالي الثمن. |
İyi haber şu; Sizi buradan çıkarmakla ilgili sorumluluğumun kesinlikle farkındayım çünkü sizinle bar arasında duran tek şey benim. | TED | الخبر السار هو انني مدرك تماما لمسؤليتي في اخراجكم من هنا لأنني الشيئ الوحيد الذي يحول دونكم و المشرب |