| Tekrarsız müzik yapmak, kesinlikle zordur ve bunu yapmamızın tek sebebi denizaltını görmek isteyen bir adamdır. | TED | تبين أن عدم التكرار صعب للغاية، والسبب الذي يجعلنا قادرين على فعله هو رجل كان يبحث عن الغواصات. |
| Adil bir adamdır. Anladın mı? Gerçekler! | Open Subtitles | هو رجل منْ الحقائق هو لا يؤمنْ بالكلمات السخيفة, مثل أنت تعمل |
| Tam aksiyon adamı, ama altın gibi bir kalbi var. | Open Subtitles | هو رجل الأفعال وليس الأقول لكن لديه قلب من ذهب |
| Onun suçunu biliyordun ve sır tutan bir Adam güvenilmez biridir. | Open Subtitles | لقد علمت بذنبها و الرجل الذي يحتفظ بالأسرار هو رجل غامض |
| O bir beyefendi, ayakçılarla oynamaktan heyecan duyan bir beyefendi. | Open Subtitles | هو رجل محترم، رجل محترم مقامر يصنع أمواله بالعمل مع المحتالين. |
| Bay Sayle dünyaya ne kadar iyi birisi olduğunu göstermeye çalışıyor. | Open Subtitles | السيد سايلي يحاول ان يجعل العالم يرون كم هو رجل لطيف |
| O da bir insan ve insanlar hata yapar ve bu hataları kabullenip düzeltirler. | Open Subtitles | هو رجل ورجال يرتكبون الأخطاء ويجب أن يعترفوا بها . ويقوموا بتصحيحها |
| Ayrıca sahibinin iyi biri olduğunu ve muhtemelen buna zorlandığını da. | Open Subtitles | وأشارت أيضا إلى المدير هو رجل جيد وربما اضطرت إلى هذا. |
| Adam soğukkanlı bir sahtekar ve eğer fırsatını verirsen gözünün yaşına bakmaz. | Open Subtitles | هو رجل ماكر ذو اعصاب باردة ول سمحت له سوف يمزقك ارباً |
| Dr. Gravamen da harika bir insandır, biliyor musun? | Open Subtitles | والدكتور مدار الشكوي هو رجل عظيم ، وانت تعرف؟ |
| İyi bir adamdır. Doğduğumdan beri tanırım. | Open Subtitles | هو رجل جيّد , لقد عرفته طوال حياتي بالكامل |
| İkinci el araba satıcısı olduğu halde o onurlu ve dürüst bir adamdır. | Open Subtitles | هو رجل شرفُ وIntegrlty، على الرغم مِنْ أنْ يَكُونَ a بائع سيارة مستعملةِ. |
| Bu çok kötü bir fikir değil. Lavon Hayes dürüst bir adamdır, her şeye burnunu sokmaz. | Open Subtitles | انها ليست أسوأ فكرة لافون هايز هو رجل مستقيم |
| Bazen bir şey ördek gibi görünüyor ve ördek gibi vaklıyorsa o büyük bıçağı olan bir adamdır. | Open Subtitles | أحياناً قد قد يبدو شكل الطائر كالبطة و يصرخ كالبطة لكنهُ ليس كذلك بل هو رجل لديه سكين كبير |
| Bir gün haça bakıyorsun ve çarmıhta ölmek üzere olan bir adamı görüyorsun. | Open Subtitles | فى احد الايام تنظر الى المصلوب ، وكل ما تراه هو رجل يموت على الصليب |
| Bir devlet adamı olarak çalınan belge konusunda pek üzgün görünmüyordu. | Open Subtitles | هو رجل دولة قد يجد نفسه في موقع ليس له للآسف لرؤية مثل هذه الوثيقة محطمة عرضياً |
| Ahlâk anlayışı olmayan biri, özgür biridir. | Open Subtitles | فالرجل الذى لا يرتبط بأخلاقيات هو رجل حر |
| Ama mükemmel kurban, beyaz, erkek ve profesyonel biridir.- 40 yaşında kazanma gücünün zirvesinde, en verimli döneminde tepetaklak olur. | Open Subtitles | و لكن الضحية المثالية هو رجل أبيض محترف مهنياً لديه أربعون عاماً و فى قمة وظيفته و متوقف عن العمل بسبب إعاقته |
| Elbette bunlar artık değişti. Şimdi O bir barış adamı. | Open Subtitles | بالطبع ، تغير كل ذلك الآن ، هو رجل سلام |
| Tabii. Aradığımız Miami yönetiminden yüksek konumda olan birisi. | Open Subtitles | ما نحتاج اليه هو رجل برتبة عالية في حكومة ميامي |
| Pringles konservesi, devam et. ...harika ve çok eğlenceli bir insan yatıyor. En iyi arkadaşlarımdan biridir. | Open Subtitles | هو رجل مذهل ، ومرح ، وأحد أعز أصدقائي وقد خرج مع هذه الجميلة |
| Başkent Polisi katilin 42 yaşında, Kurou Otoharada isminde işsiz biri olduğunu belirledi. | Open Subtitles | لقد أعلنت الشرطة المحلية أن المجرم هو رجل اسمه كورو اوهارادا ويبلغ من العمر 42 عاماً ولا يعمل |
| Hiç kimsenin dinlemediği herkesin taciz ettiği, itip kaktığı bir Adam. | Open Subtitles | هو رجل لم يستمع إليه أحد، رجل تعرّض لسوء المعاملة والتجاهل |
| Eminim Bay Thornton çok iyi bir insandır. | Open Subtitles | أنا واثق من ان السيد ثورنتون هو رجل لطيف جدا. |