| Ve fikir, o zamanlarda, ekmek bir nevi enerji kaynağı, gereklilik ve besindi. | Open Subtitles | و الفكرة، آنذاك، أن الخبز كان هو مصدر الطاقة الأساسي ، في المَعِيشَة. |
| Bunu yaşamanızın sebebi hayatınızın ilk 20 yılını seksi sonsuza dek süren tehlikeli bir utanç kaynağı olarak öğrenmeniz ve eğer bunda iyi değilseniz hiç kimse sizi sevmeyecek. | TED | فالسبب أنكم تمارسونه لأنكم قضيتم أول عقدين من حياتكم تتعلمون أن الجنس هو مصدر مثير للاشمئزاز لعار دائم وإذا لم تكونوا جيدين فيه حقًا، لن يحبكم أي أحد مطلقًا. |
| Büyük liderler, daha farklı iletişim ağlarına sahip olmanın, daha yüksek seviyedeki yapıları ve de çözümleri tanımlamanın kaynağı olduğunu anlarlar, çünkü sizin düşündüğünüzden çok daha farklı düşünen | TED | يدرك القادة العظام أن التوفر على شبكة أكثر تنوعا هو مصدر لتحديد نمط على أعلى المستويات وكذلك مصدر للحلول، وهذا راجع إلى أنك تمتلك أناسا يفكرون بشكل مختلف عنك. |
| Ama daha önemlisi, Afrika kökenli bütün öğrencilerin birliği, Afrika'ya güç, onur ve bağlılık sağlayan sürekli bir kaynak. | TED | و لكن الأهم من ذلك , الهيكل الطلابي الإقريقي بأجمعه هو مصدر متواصل للقوة , الفخر و الإلتزام بإفريقيا |
| Öyleyse,bu paranın geldiği yer. Sahip olduğumun hepsi bu. | Open Subtitles | إذن، ذلك هو مصدر المال ذلك هو كل ما أملك |
| Bu ondan mu geliyor yani? | Open Subtitles | هو مصدر جسمى هذا؟ |
| - Biliyorum çok şey istiyorum ama savcılıkta isimsiz bir kaynağım olmasını gerçekten isterdim. | Open Subtitles | ولكن ما أريده حقًا هو مصدر مجهول من مكتب المدّعي العام تعلمين ذلك ، السرية التامة |
| Para kaynağımız bu uydu. | Open Subtitles | هذا القمر الصناعي هو مصدر رزقنا |
| Yapıcılar inovasyonun kaynağıdır, ve bunun kişisel bilgisayar endüstrisinin doğumu gibi bir şeye kadar gittiğini düşünürüm. | TED | ان المخترعون\الصانعون هو مصدر الالهام واعتقد ان هذا يعود الى مولد الكمبيوتر الشخصي |
| Bizim için gelir kaynağı nedir, söyleyin bana? | TED | و لمعظمنا ، ما هو مصدر دخلنا، ما هو ، أخبروني؟ |
| Al Gore: Bu Batı Virginia'da kömürün çoğunun kaynağı. | TED | آل غور: هذا هو مصدر أكثر الفحم في غرب فيرجينا. |
| Bir kere daha soruyorum: - Bu kasetin kaynağı neresi? | Open Subtitles | :سأسلك ثانيةً ما هو مصدر شريط الفيديو هذا؟ |
| Tüm ihtiyacımız olan yeterince küçük bir güç kaynağı. | Open Subtitles | . إذن كل ما نحتاجه هو مصدر كهربائى كافى صغير |
| Jack'in aleti bir enerji kaynağı. Onu enerji kasasına taktı. | Open Subtitles | جهاز جاك هو مصدر طاقة لقد أوصله إلى مصدر الطاقة الرئيسى |
| Kim, buluşma yerimizin... ya da oradaki yemeklerin mutlu anıların kaynağı olduğunu iddia edebilir? | Open Subtitles | من يستطيع المجادلة بأن المكان فقط هو مصدر هذه الذكريات السعيدة |
| Bu "hayalin" kaynağı nedir mi desek yoksa daha iyi ifade edersek söylenilmiş en büyük yalanın kaynağı nedir? | Open Subtitles | ما هو مصدر هذا الوهم؟ أو كما أطلق عليه ، أكبر كذبة سمعناها على الإطلاق |
| Bu tabiat içerisinde on milyarlarca dolar değerinde bir kaynak gizlidir. | Open Subtitles | متخفية في هذا المشهد هو مصدر يساوي عشرات المليارات من الدولار |
| Çünkü bunu gibi bir şey vücudunuzda bulunursa başınız belada demektir çünkü bu, Ebola'nun kaynak kodudur. | TED | لأنه إذا حدث وعثرت على هذا داخل جسمك، فأنت في ورطة كبيرة لأن هذا هو مصدر رمز مرض الإيبولا. |
| Uyuşturucunun geldiği yer orası. | Open Subtitles | هذا هو مصدر المخدرات |
| Yani Amerika'da bebeklerin geldiği yer budur. | Open Subtitles | (هذا هو مصدر الأطفال في (أمريكا |
| Bu ondan mu geliyor yani? | Open Subtitles | هو مصدر جسمى هذا؟ |
| Diyorum ki benim gelir kaynağım burası yani eğer barı açamazsam... | Open Subtitles | أقول ان المطعم هو مصدر دخلي وإذا لم أستطع ان أفتتح المطعم |
| Bu bizim ileri foton kaynağımız. | Open Subtitles | هكذا ، ها هو مصدر الفوتون المُتقدِّم لدينا... |
| Yani, öyle görülüyor ki, sokaklar bizim için hiç bitmeyen bir ilham kaynağıdır. | TED | لذا يتبين لنا أن الشارع هو مصدر مستمر لهذا النوع من الإلهام بالنسبة لنا. |