| O ve karısı, aynı odada mı yoksa farklı odalarda mı yatıyorlardı? | Open Subtitles | وإن كان هو وزوجته ينامان مع بعضهما أو في غرف نوم منفصلة؟ |
| Görünüşe göre O ve karısı gençlere göre bir mekanda dans ediyorlarmış. | Open Subtitles | على ما يبدو أنه هو وزوجته خرجوا للرقص في ملهى مخصص للشباب. |
| Bildiremeden O ve karısı Kübalı Hector Gonzales tarafından öldürüldü. | Open Subtitles | وقبل أن يرسل تقريره قتل هو وزوجته من قبل قاتل مأجور هيكتور كونزالس |
| Bisikletle yolculuk yapıyorduk O ve eşi ben ve eşim | Open Subtitles | كنا في رحلة لركوب الدراجات، هو وزوجته وأنا وزوجتي.. |
| O ve eşi beş yıldızlı bir otelde yemek yiyordular. | Open Subtitles | هو وزوجته سيتناولون وجبة في مطعم خمس نجوم |
| Ama Medicare sigortası olmasına rağmen kendisinin ve karısının ihtiyaç duyduğu ilaçların tüm masrafını karşılamıyor. | Open Subtitles | لكن بالرغم من أنه مؤمّن بالرعاية الصحية لا تغطي كل تكلفة الأدوية التي هو وزوجته بحاجة لها |
| Ben 16 yaşındayken eşiyle birlikte beni yanlarına aldılar. | Open Subtitles | عندما كنت بعمر السادسة عشر هو وزوجته قاما بالتكفل بي |
| - karısıyla ayrılalı bir yıl olmuş. Şimdi barışmışlar, tekrar deneyeceklermiş. | Open Subtitles | هو وزوجته افترقا منذ سنة والآن عادوا لبعضهما البعض من جديد |
| O ve karısı bunu kendi aralarında halletti ve eşi onu affetti. | Open Subtitles | هو وزوجته تعاملوا مع ذلك بشكل خاص,وهى سامحتهُ. |
| O ve karısı Çin hacklemelerinin Amerikan şirketlerinde gerçekleştiğini... duyduktan sonra plan kurmuş olmalılar. | Open Subtitles | لابد انه هو وزوجته من دبر الخطه بعد ما سمع عن المخترقين الصينين يأخدون مكانهم في الشركات الامريكية |
| O ve karısı haftaya Karayiplerde nikah tazeleyecekler. | Open Subtitles | هو وزوجته الثالثة سوف يجددوا عهود زواجهم خلال عطلة الاسبوع القادم في منطقة البحر الكاريبي |
| O ve karısı onuncu kurban çift olabilir. | Open Subtitles | هو وزوجته كانوا الثنائى العاشر الذى يتم قتله... |
| O ve karısı... bebeği gerçekten istiyorlar. | Open Subtitles | هو وزوجته يرغبان في الطفل رغبة شديدة |
| O ve eşi Maryann bir sene önce sürekli gelirlerdi. | Open Subtitles | (هو وزوجته(ماريان إنخرطا هنا a year ago. |
| Onu Jamal'ın askerlerinden sakladık. O ve eşi Samira'yı. | Open Subtitles | خبّأناه عن جنود (جمال) هو وزوجته (سميرة) |
| O ve karısının kahve tarlaları vardı. | Open Subtitles | وكان له هو وزوجته بضعة حقول للقهوة. |
| eşiyle birlikte bize lakaplar takmışlar. | Open Subtitles | هو وزوجته يطلقان علينا جميعاً ألقاباً بذيئة. |
| O zamandan beri karısıyla beraber aynı yatak odasında kalmamalarının sebebi nedir? | Open Subtitles | لماذا هو وزوجته ينامان في غرف نوم منفصلة منذ ذاك الوقت؟ |