| Benim ona özel bir muamelede bulunmadığımdan emin olmak için kimin başrol oynayacağına iki fakülte çalışanı karar verdi. | Open Subtitles | أنا ايضاً كان لدي اثنان من اعضاء هيئة التدريس فقط ليتأكدو لمن سيكون الدور لم أكن اعاملها معاملة خاصة. |
| Ve yıllıkta, zaman kapsülü komitesinin fakülte danışmanı olduğun yazıyor. | Open Subtitles | أنّكَ كنتَ مستشار هيئة التدريس للجنة الكبسولة الزمنيّة |
| Ama fakültenin yunan bölümü öğretmeni bir arkadaşım hala devam ettiğini söylüyor. | Open Subtitles | ولكن صديقي هو مستشار في هيئة التدريس وهو يقول أن الأمر مستمر |
| Üniversitenin yakınlarında bir bara gidermiş orada öbür fakülteden insanlar takılırmış. | Open Subtitles | الذهاب إلى شريط، من قبل الجامعة أين كان أعضاء هيئة التدريس الأخرى. |
| Bunu size öğretmenler odasında doğrudan söylemek istemedim. | Open Subtitles | أنا لا اريد ان اقولها في غرفة اعضاء هيئة التدريس |
| Kendisi görevli öğretim üyesidir. | Open Subtitles | الطبيب؟ انه وزملائه أعضاء هيئة التدريس المقيمين، مربيا المعلقة. |
| Fakültedeki malum kişiler onun bu yaratıcı ruhunu geliştirmesi için yanlarına almışlardı. | Open Subtitles | "وحمل بعض أعضاء هيئة التدريس على عاتقهم رعاية روحه الإبداعيّة" |
| Öğretmenlerden bir arkadaşım ama olayla ilgisi yoktu. | Open Subtitles | إنها صديقة من هيئة التدريس لكن ليس لها دخل في ما حدث |
| fakülte içinde ilişkiler sert bir şekilde yasaklanmış durumda. | Open Subtitles | العلاقات مع أعضاء هيئة التدريس ممنوعة كليًّا |
| fakülte maaş ödemenizi kestik. | Open Subtitles | نحن قمنا بإلغاء حسابك لدى أعضاء هيئة التدريس |
| fakülte içinde ilişkiler katı şekilde yasaklanmış durumda. | Open Subtitles | العلاقات مع هيئة التدريس غير مسموح بها البته |
| Başarılı olacağını her zaman biliyordum. Bütün fakülte biliyordu. | Open Subtitles | لطالما عرفت أنه سيرتقي عالياً هيئة التدريس كلها توقّعوا ذلك |
| fakülte ödevlerini de tek yapıyormuşsun diyorlar. | Open Subtitles | أو أي شيء حي ومن المفترض أنك ظهرت لأعضاء هيئة التدريس وحيداً |
| Ve en önemlisi, onlara bu birliği fakültenin onları çalışmaya sevk edeceği ve bizim neyin işe yarayıp neyin yaramadığını değerlendirdiğimiz bir ortamda oluşturmalarına fırsat vereceğiz. | TED | والأكثر أهمية إعطاءهم الفرصة لبناء ذلك المجتمع مع دمج أعضاء هيئة التدريس أولئك في العمل وتقديرنا لما ينفع وما لا ينفع. |
| fakültenin sizin cevaplarınızı göreceği bilgisini etkisizleştirme etkisini yok etmek için sizce ne kadar süre eklemişizdir? | TED | كم طول التأخير الذي تتوقعون كان علينا إضافته لإزالة التأثير الممانع لمعرفة أن أحد أعضاء هيئة التدريس سوف يرى إجابتك؟ |
| Bu imkansız. Ben fakültenin kıdemli üyesiyim. | Open Subtitles | هذا مستحيل ، أنا أحد كبار أعضاء هيئة التدريس |
| Ben şey... her zaman McKinley fakülte tuvaletini kullanmak istemiştim şimdi ben de fakülteden sayılırım. | Open Subtitles | لقد أردت دوماً أردت أستخدام دورة المياة الخاصة بهيئة التدريس بما أنني نوعاً ما أحد أعضاء هيئة التدريس |
| Yarına fakülteden birkaç kişiyle, senin için bir toplantı ayarlayacağım. | Open Subtitles | رتبت لقاء غداً مع هيئة التدريس |
| ...öğretmenler, personel ve konuklar sokağa çıktı. | Open Subtitles | هيئة التدريس والطاقم والزوار اخلو الشوارع |
| Üzgünüm ama öğretmenler odası sadece eğitmenler için. | Open Subtitles | انا اسفه, لكن صالة الطعام هي لاعضاء هيئة التدريس فقط. |
| Abraham Lisesi bu kazada 40 öğrencisini ve 4 öğretim görevlisini kaybetmişti. | Open Subtitles | أربعون طالباً من المدرسة الثانوية و4 أعضاء من هيئة التدريس قتلوا في هذا الحادث |
| Öğretmenlerden, karşılıklı saygı ve güvene dayalı, duygusal olarak güvenli bir ortam sağlamalarını bekleriz. | Open Subtitles | إنظر ، نتوقع من هيئة التدريس أن تقدم بيئة آمنة عاطفيا على أساس الإحترام المتبادل والثقة |
| Geçmiş yüzyıllarda bizim hocaların yarısı aptallıkları yüzünden sıradan ilkokullarda öldüresiye dayak yerdi, yani... | Open Subtitles | أن نصف أعضاء هيئة التدريس جهلاء في أيّ مدرسة نحوية في القرن الماضي، لذا |
| Deloris, öğretmen kadromuza katılmayı kabul etti. | Open Subtitles | وافقت دلورس للانضمام إلى هيئة التدريس لدينا |