| Seni pataklamadan evvel bir yer bul ve oraya otur. | Open Subtitles | لا يجب أن تعرف ذلك إبحث عن مكان ما وأجلس فيه ولدي الصغير قبل أن أضربك أين أُمّك ؟ |
| Bu yüzden gidip kenara otur ve gösterinin tadını çıkar. | Open Subtitles | لذا اذهب وأجلس على مقعد البدلاء وأستمتع بالعرض |
| Yiyecek bir şeyler alıp burada oturacağım. Bu arada kızların gelecek. | Open Subtitles | سأتناول الطعام وأجلس هنا في ركن الطعام وبعدها تأتي فتاتك |
| oturun ve sabırlı bulmaya çalışın! | Open Subtitles | فـقط أهدء وأجلس وحاول العثور على جواب لـهذا اللغـز |
| Bak, bir ara evine uğramak isterim, oturup, seni daha iyi tanımak için. | Open Subtitles | أسمع، سأحب أن أمر على منزلكم في يومٍ ما وأجلس معك وأتعرف عليك |
| Her gün erkenden kalkar, okula gider, sırama oturur ve asla bir şey öğrenmezdim. | TED | لذلك كنت أنهض باكرًا كل يوم، أذهب للمدرسة وأجلس بمقعدي، ولا أفهم أيّ شيء. |
| Elimde silah evde mi oturayım? Havadan erzak ikmali mi yapayım? | Open Subtitles | وأجلس بمنزلى ممسكا بمسدس محشو وأطلب البقالة جواً ؟ |
| Geç, masanın başına otur. | Open Subtitles | حسناً، تعال وأجلس على رأس الطاولة. |
| - Olamaz, gidiyorum. - Çeneni kapa ve otur. | Open Subtitles | لا مستحيل انني سوف انصرف أخرس وأجلس |
| Edmund, çok üşümüş görünüyorsun. Hadi gel otur benimle. | Open Subtitles | إدموند، أنت ترتعد تعال وأجلس معي |
| Çalışma odana git ve otur. | Open Subtitles | اذهب الى غرفه الاطلاع وأجلس هناك. |
| İçeri gel, içeri gel. Geç otur. Sigara ister misin? | Open Subtitles | أدخل, أدخل وأجلس هل تريد سيجار؟ |
| - Biletimle uçağa binip bir koltukta oturacağım, kargo bölümünde gitmeyeceğim. | Open Subtitles | أنا أصعد إلى الطائرة مع تذكرتي وأجلس على كرسيّ ، وليس مكان الحمولة |
| "Biraz verandada oturacağım. " derdim. | Open Subtitles | في منتصف الليل, كنت أقول لآنابيث بأني سأذهب وأجلس أمام الباب |
| Siz oturun, birazdan görevlilerimizden biri sizinle ilgilenecek. | Open Subtitles | تفضل وأجلس وسيأتي زميلي لك بعد قليل |
| Burada oturup incili okuyabilir ya da kiliseye gidebilir ya da İncil'de kırmızı yazıyla yazılan "Yeni İfade" ya da "İsa'yı Gördüm" bölümlerini okuyabilirdim. | Open Subtitles | كنت أحاول قراءة التّوراة أو أذهب الى الكنيسة أو شئ من هذا وأجلس هناك وأنظر الى الأسفل على تلك الشّهادة الجديدة ومنشار السّيد المسيح |
| Bir iş bulup masa başında 40 yıl daha oturabilmek için altı yıl daha bir sırada oturmak istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد الجلوس وراء مكتب في السنوات الستة القادمة لأتمكن من الحصول على وظيفة وأجلس وراء مكتب للسنوات الـ 40 التي تليها |
| Ben de muhtemelen operaya gidip her zamanki yerime otururum. | Open Subtitles | قد أذهب إلى الأوبرا وأجلس في زاويتي المعتادة |
| Sıkıldığım zamanlarda, bir sandalye alıp pencerenin önünde oturuyordum. | Open Subtitles | عندما اشعر بالملل أحضر مقعدا وأجلس خارج نافذتك |
| - Ella aşağıda. Hadi otursana. | Open Subtitles | لقد غادرت تعالى وأجلس |
| Şuraya gidip, nehrin kenarında oturmamı, ve olanları unutmamı mı? | Open Subtitles | ..أذهب هناك و وأجلس في النهر وأنسى الأمر؟ |
| Beş ya da altı yaşımdayken, üzerimde pijamalarla sessizce kulağım kapıya yapışmış bir şekilde dışarda otururdum. | TED | وبعمر الخامسة أو السادسة كنت أتسلل مرتدياً بيجامتي وأجلس خارج الغرفة وألصق أذني إلى الباب |
| Ne kadar yiyebileceğimi, içebileceğimi ve koltukta oturabileceğimi anlat bana. | Open Subtitles | يمكنك أن تعلم كم سأرغب بشدّة بالأكل والشّرب وأجلس فحسب على الأريكة |