Fark ettiğimiz şeylerden biri, yüz maskesinin sol aşağı kısmına darbe aldığıydı. | TED | وأحد الأشياء التي لاحظناها هنا هي أنه تعرض للضربة في الجزء السفلي للجانب الأيسر لقناع وجهه. |
Bu muhteşem Floyd Romesberg. Onun yapmış olduğu şeylerden biri yaşamın temel kimyasını değiştirmesi. | TED | إذًا هذا هو الرائع فلويد رومسبيرغ، وأحد الأشياء التي كان يقوم بها فلويد أنه كان يتلاعب بالكيمياء الأساسية للحياة. |
Bu ekibin yaptığı şeylerden biri sıradışı şeyler yapan sıradışı arabalar üretmek. | TED | وأحد الأشياء التي يقوم بها هؤلاء الرفاق هو تصميم سيارات مجنونة والتي تقوم بالطبع بأشياء مجنونة. |
çalışmasına bakabilirsiniz. Çözmeye çalışıyor olduğumuz şeylerden birisi de hücreleri nasıl yeniden düzenleyeceğimiz. | TED | وأحد الأشياء التي كنا نقوم بها هو محاولة اكتشاف كيف نعيد برمجة الخلايا. |
Ve farkedeceğiniz şeylerden birisi alışık olmadık bir çevre olduğu. | TED | وأحد الأشياء التي تدركها هو إنها بيئة غير اعتيادية. |
Barış sağlamak ve savaşları durdurmak için yapabilceğimiz şeylerden biri de dünyadaki en zengin ülkelerinin gelişmekte olan ülkelere yardım ettiğinden emin olmak. | TED | وأحد الأشياء التي نستطيع فعلها لإيقاف الحروب وإحلال السلام هو التأكد من أن أغنى دول عالم تساعد الدول النامية. |
Tekrar ettiğinizi gördüğüm şeylerden biri de nasıl hepimizin birleştiği. | TED | وأحد الأشياء التي رأيتك تكرر قولها ألا وهو حديثك عن كيف أننا جميعًا متحدون، |
Ama şehirlere, parlak ışıklara doğru göç ediyoruz, ve işin yanı sıra orada istediğimiz şeylerden biri de elektriktir. | TED | لكننا نتجه نحو المدن، نحو الأضواء الساطعة، وأحد الأشياء التي نريدها ، بجانب الوظائف، هي الكهرباء. |
Başkan Mbeki ile tartışma fırsatım oldu, bizim konuştuğumuz şeylerden biri, Bu bağlanma da daha hızlı hareket etmeyi sağlayacak nedir?. | TED | واتيحت لي الفرصة للتحدث مع الرئيس مبيكي وأحد الأشياء التي تحدثنا عنها كانت, مالشيئ الذي يمنع هدف الربط من التقدم الى الامام سريعا؟ |
Ve en gurur duyduğum şeylerden biri IBM için yapılan bu anlaşma. | TED | وأحد الأشياء التي أنا فخور بها للغاية هي إتفاقية لشركة IBM. |
Ve fantezi hakkında öğrendiğim şeylerden biri yani benim için en azından çok iyi bir hayatta kalma yöntemi oluşudur. | Open Subtitles | وأحد الأشياء ...التي تعلمتها حول الخيال ...في حياتي الخاصة ... أنه يمكن أن يكون ...تقنية نجاة |
Üzerinde çalıştığımız şeylerden biri de... ...bu etkileşim modellerini şekillendiren doğal seçimin nasıl işlediğidir... ...bu etkileşim modelleri şebekesi-- ...belki karınca kolonisinin verimliliğini arttırır. | TED | وأحد الأشياء التي نحن ندرس كيف ان الانتقاء الطبيعي قد يكون عمل من أجل استخدام هذا الشكل من أنماط التفاعل -- هذه الشبكة من أنماط التفاعل -- ربما لزيادة كفاءة النمل الباحث عن الطعام لمستعمرات النمل. |
Ve bahçe ile uğraşmaktan keyif aldığım şeylerden biri bütün konsantrasyonunuzu almamasıdır. Yaralanamazsınız mesela, marangozluk gibi değildir Ve size, düşünüp taşınmak için kocaman bir zihinsel alan yaratır. | TED | وأحد الأشياء التي أحبها عن البستنة أنها لا تأخذ كل تركيزك فأنت لن تصاب بالأذى ، إنها ليست مثل تقطيع الخشب و لكن يمكن ان تصاب ! -- لديك مساحة للتخمين |
Media Lab'dan istifa etmedim, sadece başkanlığı bıraktım -- ki zaten gereksiz bir ünvandı, ama başka birisi aldı ve bir profesör olarak yapabileceğiniz şeylerden biri profesör olarak kalmaktır. | TED | لم أترك مختبر الميديا، فقط استقلت من منصب المدير -- والذي كان لقبًا سخيفًا نوعًا ما، لكن شخصًا آخر حلّ محلي، وأحد الأشياء التي تستطيع فعلها كأستاذ جامعي، هي أن تظل أستاذًا جامعيًا. |
(Tiz ses) Ah, bunu açmadan evvel, yaklaşık üç hafta önce sınıfta yaptığımız şeylerden biri -- bu lensten geçiyor, ve lens kullanarak yaptığımız şeylerden biri de ışığın hızını ölçmek. | TED | (صوت حاد) أوه، قبل أن أشغل هذا الجهاز، أحد الأشياء التي قمنا بها قبل ثلاث أسابيع في حصتي -- هذا من خلال العدسة، وأحد الأشياء التي استخدمنا فيها العدسة هو قياس سرعة الضوء. |
Rektörlere anlattığım şeylerden biri de her mühendislik, bilim ve bilişim öğrencisinin, yani yeni bir kod yazacak olan veya yeni IoT cihazını tasarlayacak öğrencilerin yaptıklara şeye ilişkin bir sorumluluk duygusuna sahip olmalarını sağlamaları. | TED | وأحد الأشياء التي عكفتُ على فعلها هي حث رؤساء الجامعات أننا بحاجة إلى أن يكون كل طالب هندسة وعلوم الكمبويتر الذي هو على وشك كتابة السطر التالي من الشفرات أو تصميم جهاز (IOT) القادم أن يضعوا في داخلهم حس المسؤولية والقيادة تجاه كل ما يقومون به. |
İşim hakkında gerçekten sevdiğim şeylerden birisi, günlük yaşamında bir adım geriye çekilmemi ve daha geniş bir kapsamda tecrübe etmemi sağlaması; evrende bizimkine benzeyen gezegenler bulmaya çalışırken hissettiğim duygu, bana hep burada sahip olduğumuz şeyin ne kadar değerli olduğunu hatırlatıyor. | TED | وأحد الأشياء التي احبها حقًا في عملي هي أنه يسمح لي بالانسحاب من حياتي اليومية والاندماج في كيان اكبر، هذا الشعور عندما نحاول العثور على كواكب أخرى في الكون ربما تشبه كوكبنا، يذكرني بقيمة ما نملكه هنا. |
Yaptığımız şeylerden birisi... Madagaskar'dan henüz döndük; bu da sıtmayla ilgili klinik deneyler. (Gülüşmeler) Bunu kahve içerken yapabilirsiniz. | TED | وأحد الأشياء التي قمنا بها.. حيث عدنا حديثًا من مدغشقر؛ وهذا ما تبدو عليه التجارب السريرية للملاريا.. (ضحك) يمكنك فعل ذلك أثناء تناول القهوة. |
Bunu yaptığında Hopkins'teydi, ve o kadar mütevazı bir adam ki ödülü kazandığı gün annesi aradı ve dediki " Hopkins'te başka bir Ham Smith olduğunu farketmemişim. Nobel'i kazandı biliyor musun?" (Gülüşmeler) Yani annesiydi. Neyse. Bu adam tamamıyla karizmatik. Her gün elinde pipetle bir şeyler yapıyorken tezgahın başında bulabilirsiniz. Ve bu adamın yaptığı şeylerden birisi de bunlar. | TED | كان في معهد هوبكنز حين قام بذلك، وهو بالفعل رجل متواضع لدرجة أنه حين فاز بالجائزة، اتصلت به أمه وقالت، "لم أكن أعرف أن هناك "هام سميث" آخر في هوبكنز. هل تعرف أنه قد فاز للتو بجائزة نوبل؟" (ضحك) أقصد، تلك كانت أمه. لكن على أي حال. هذا الرجل هو فريد من نوعه. تجده في مقعده كل يوم، يشتغل على ممص الكيمياء ويبني أشياء. وأحد الأشياء التي بناها هذا الرجل هي هذه الأشياء. |