| Şimdi hemen içeri gir ve ona burada olduğumuzu söyle yoksa ben kendim söyleyeceğim. | Open Subtitles | هل ستدخلين هناك وتخبريه أننا هنا أو أدخل أنا وأخبره بنفسي؟ |
| Ve onun iyi bir hocaya ait olduğunu söyleyeceğim. | Open Subtitles | سوف أسمح له بارتدائه وأخبره أنها تعود لأستاذ جيد |
| Çok rahatsız oluyorsan arayıp, beni bir daha aramamasını söylerim. | Open Subtitles | إذا كان الأمر يضايقك، فاتصل به وأخبره ألا يتصل مجددًا. |
| İçemezsin de. Suçlu olduğunu da söyle ona. | Open Subtitles | . لا تستطيع الشرب أيضاً . وأخبره أنك منحرف |
| Doktor Lancaster'ı arayın ve Jane'in krize girdiğini söyleyin. | Open Subtitles | إتصل بالكتور لانكاستر وأخبره بأن جين تفقد إتزانها |
| Bay Monroe'ya gidip, kasanın boş olduğunu söylememi istiyorsun, öyle mi? | Open Subtitles | -إذاً تريدني أن أود إليه وأخبره أن الخزنة فارغة ؟ -أجل |
| Keyfin bilir. Doktorunu arayıp geleceğimizi söylemeliyim. | Open Subtitles | كما تريد ،، يجب أن أتصل على طبيبك وأخبره أننا سنأتي. |
| Colonel Farouk'a denizaltı füzelerini... 2 gün içinde gemilerle göndereceğimizi faksla haber ver. | Open Subtitles | إرسل فاكس للسيد فاروق وأخبره أنه يمكننا شحن القذائف خلال يومين |
| Ve bu işe yaramazsa da oğlunun ismini öğrendim, onu arayıp oğlunun bir kaza geçirdiğini ve hastaneye gelmesi gerektiğini söyleyip burada imzalatacağım. | Open Subtitles | وإذا لم ينجح هذا, فقد وجدت للتو اسم طفله لذا سأقوم بالاتصال به, وأتظاهر بأنه وقع في حادثة وأخبره ان عليه المجيء للمشفى |
| İstemiyorsan bana söyleme. Ama bir fırsatını bul ve ona söyle. | Open Subtitles | لا تخبرني إن لم ترغب جد مناسبة وأخبره بنفسك |
| TV'de çalışan birini ara ve ona yeni bazı reklamlar yapacağımızı söyle. | Open Subtitles | أتصل برجلك في التليفزيون وأخبره بأننا نريد حجز مساحة اعلانية فوراً |
| Şimdi, kardeşini arıyorsun ve ona, kalacak bir yere ihtiyacımız olduğunu söylüyorsun. | Open Subtitles | الآن، إتصل به وأخبره أننا بحاجة مكان للبقاء. |
| Damadının avukatını arayıp mahkemeye gideceğimizi söyleyeceğim. | Open Subtitles | سأتصل بالمحامي الخاص بإبنك من زوجتك وأخبره أننا ذاهبون إلى المحكمة |
| arayıp söyleyeceğim. Evet, öyle yapacağım. | Open Subtitles | سأتصل به وأخبره وحسب، ذلك جل ما سأفعله، صحيح |
| İşten dönerken ona uğrar, uygunsuz davrandığını söylerim. | Open Subtitles | سأمر عليه في طريق عودتي من العمل وأخبره أن تصرفه كان مشينا |
| Bir şeylerin döndüğünü ve senin de anlatmadığını söylerim. Üzgünüm. | Open Subtitles | وأخبره بحدوث شيء ما وأنت لا تتكلم، أنا آسف، |
| Yukarı tırman ve neyi yapıp neyi yapamayacağını söyle ona. | Open Subtitles | إصعد إلى غرفته وأخبره بما يمكنه وما لا يمكنه أن يفعل |
| Onu arayın. Bizi davadan almasını söyleyin. | Open Subtitles | إتصل به، وأخبره بشأن إقصائنا عن القضية ولترى ما هو رده |
| arayıp seni işe almasını söylememi ister misin? | Open Subtitles | هل ترغبين أن أتصل به وأخبره بأن يقوم بتعيينك؟ |
| Şimdi onu arayıp, ona muhtemelen haklı olduğunu mu söylemeliyim? | Open Subtitles | والآن يجب أن أتصل به وأخبره أنه من المحتمل أن يكون محقاً |
| Tommy'e haber ver çocukları getirsin! | Open Subtitles | إدع فيشير وأخبره لإنزال أولاده هنا الآن. |
| Seni istedi. Onu arayıp, gidemeyeceğini söyleyeyim mi? | Open Subtitles | سأل عنك ، أتريدني أن أتصل عليه وأخبره بأنك لاتستطيع الذهاب ؟ |