| Ertesi gün o kadar iyi durumdaydı ki üzerinde test yapmak istediler. | TED | في اليوم التالي، كانت بصحة جيدة، وأرادوا أن يجروا لها بعض الفحوصات |
| Cinayet mahallini gördüklerinde evlerine götürecek bir şeyler almak istediler. | Open Subtitles | منذ أن شاهدوا موقع الجريمة، وأرادوا شيئاً يأخذوه تذكاراً معهم. |
| Tekrar değiştirmeyi düşündüm ancak ailemiz çok İngiliz hissediyordu ve İngiliz kalmak istediler. | Open Subtitles | فكرت بإعادة اسمنا لطبيعته ولكن عائلتنا اعتقدت أنها انجليزية الآن, وأرادوا البقاء انجليزيين |
| Sıkı, zararsız ve yavan olan şu şeyi istediler. | Open Subtitles | عاشوا أجواء الحرب، وأرادوا أن يكون هذا الشيء متقناً، وغير مهدِد وسطحي. |
| Yazılmışlardı çünkü öfkeliydiler ve bu konuda bir şey yapmak istiyorlardı | TED | سجلوا لأنهم كانوا غاضبين وأرادوا فعل شيء حيال ذلك. |
| Ondan sonra sayıları gün geçtikçe arttı ve her şeye sahip olmak istediler. | Open Subtitles | ثم هناك أكثر وأكثر، وأكثر من ذلك، وأرادوا أن تمتلك كل شيء. |
| Değişebilir bir şifreleme algoritması geliştirdiklerini söylediler ve kırılıp kırılamayacağını görmek istediler. | Open Subtitles | أخبروني أنهم شركة برمجيات يقومون بتطوير تسلسل برمجي جديد وأرادوا أن يعرفوا إن كان بالإمكان إختراقها |
| Evet, biz de ailesiyle tanıştık. Bizi evlât edinmek istediler. | Open Subtitles | نعم، لقد صادفنا عائلته البعيدة وأرادوا أن يتبنونا |
| Hayatlarını nasıl mutlu kıldığını ona göstermek istediler. | Open Subtitles | وأرادوا لها أن ترى كم من الأرواح قد أثّرت بها |
| Cesetlerden biri mi? Canları sıkılıp, gecemize neşe katmak mı istediler? | Open Subtitles | شعروا بالملل وأرادوا أن يبثوا الحيوية في ليلتنا هذه. |
| İhtiyarlar hareketlerimi usülsüz buldular ve onları koruduğum için pişmanlık duymamı istediler benden. | Open Subtitles | لكن الكبار أدانوا أفعالي، وأرادوا مني أن أظهر التوبة عن جريمتي في الدفاع عنهم |
| Bu ikisi genç aşıklardı ve zengin kocanın parasını alıp ondan kurtulmak istediler. | Open Subtitles | على أي حال ، كانوا عشاق تماما مثل هذين الاثنين وأرادوا مال الزوج الغني وأن يزيحوه عن الطريق |
| Çünkü bir tane çektirmiştim ama tekrar çekmek istediler. | Open Subtitles | حسنا، لأنني بالفعل كان لدى واحد، وأرادوا أن إعيد التصوير. |
| Daha büyük bir şebekeyi istismar etmek için elektrik çevirgeci kurmamı istediler. | Open Subtitles | وأرادوا أن أشيّد محوّلاً كهربائياً للاستفادة من شبكة أكثر اتّساعاً. |
| Ve onlar Will dayından dünyanın öbür ucuna gidip oraya yerleşmesini istediler. | Open Subtitles | وأرادوا العم ويل للتحرك في منتصف الطريق عبر العالم نقل منزلنا بعد ان يذهب من خلال |
| Hayır, orada gerçekten kötü bir şeyler olduğunu fark edip ve Dünya'yı meselenin dışında tutmak istediler. | Open Subtitles | لا, لقد رأوا شيئا سيئاً حقيقيا يجري هناك وأرادوا فقط الحفاظ على ذلك الشيء خارج متنتاول الارض |
| Ancak Guthred'in müşavirleri beni tehdit olarak görüp orduda Hristiyanları istediler. | Open Subtitles | لكن مستشاريّ غوثرد رأوني كتهديد وأرادوا رجالاً مسيحيين في الجيش |
| Dışarıdan gelenleri de buyur etmek istediler. | TED | وأرادوا أن يرحب بهم المجتمع الخارجي. |
| 3500 insan vardı. Eski Muharipler Birliği, ABD Tam 3500, bu büyük olayda bütük çocukların ailelerine yardım etmek için, bazıları ölmüş, bazılarınınki Brandon gibi. Ve konuşmamı istediler. | TED | كان هناك 3500 شخص، إدارة المحاربين القدماء، الولايات المتحدة، كان هناك 3500 في هذا الحدث الضخم لمساعدة عائلات هؤلاء الجنود، الذين توفي بعضهم ، وبعضهم كبراندن. وأرادوا مني أن ألقي كلمة. |
| Sanırım iyi bir hayat yaşamayı istediler... ve bunu bir an önce yaşamak istediler... aynen iyi bir iş bulmak yerine hepimizin yaptığı gibi. | Open Subtitles | أخمن أنهم أرادوا أن يعيشوا حياة مرفهة... وأرادوا أن يعيشوها بسرعة بدلاً من الحصول على وظيفة مثل بقيتنا. |
| Askerler bana Cumhurbaşkanı'na suikast yaptığımı söylediler. Kimin için çalıştığımı öğrenmek istiyorlardı. | Open Subtitles | والجنود أخبروني أنني قتلت الرئيس وأرادوا معرفة لمصلحة من أعمل |