| Bu büyük gezegende hepimizin kendi potansiyelimizin küçük bir parçasıyla beraber yaşadığımız gerçeğini gördüm ve tamamen canlanmış hissediyorum. | Open Subtitles | وأشعر بانتعاش شديد ودهشة مجددة من ادراكي بأن جميعنا على كوكب الأرض العظيم نعيش على جزء بسيط من امكانياتنا. |
| Ben de bir çok formalite ile uğraşmak zorunda hissediyorum. | Open Subtitles | وأشعر بأنه ما زال لدي لنقل الكثير من الشريط الأحمر. |
| Şimdiyse buradayım, kaynağındayım ve her zamankinden daha kopuk hissediyorum kendimi. | Open Subtitles | الأن أنا هنا فى المصدر وأشعر أننى منعزلة أكثر مما مضى |
| Bu sabah bir fırsat dükkanı buldum, ve kendimi tutamadım. | Open Subtitles | زرت متجرا للأغراض القديمة هذا الصباح، وأشعر كأنّني لا أوقف. |
| Ama sanki her gün yapıyorum bunu. Sabah yalan söyledim ona. | Open Subtitles | وأشعر بأنني أفشل في كل يوم لقد كذبت عليه هذا الصباح. |
| ...ne yapacağımı bilemedim ben de orada öylece durdum ve kendimi çok aptal hissettim. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا أفعل, لذا فقط أقف هناك. وأشعر بغباء شديد, أقوم بالمعتاد.. |
| Aylar geçti ve ben hiçbir şey yapılmamış gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لقد مرت عدة شهور وأشعر أنه لم يحدث أي تقدم |
| Ve bir çok şey yaşadığını biliyorum. Olmam gereken kadar anlayışlı olmadığımı hissediyorum. | Open Subtitles | و أعلم أنك تمر بالكثير وأشعر أنني لم أكن بذات القدر من التفهم |
| Şu yengeçler buranın yerlisi ve bir sebepten ötürü susmamızı söylediklerini hissediyorum. | Open Subtitles | هذه السرطانات من السكان المحليين. وأشعر أنهم يريدونا أن نصمت لسببًا ما. |
| Ben de daha önce görmedim ve çokça görecekmişiz gibi hissediyorum. | Open Subtitles | لم أرى مثل هذا من قبل أيضاً. وأشعر أننا رأينا الكثير. |
| Ve hissediyorum ki, biz böyle bir noktadayız, nasıl bir gelecekte yaşamak istediğimizi seçmemiz gerekiyor. | TED | وأشعر أننا الآن نوعا ما عند تلك النقطة حيث نحتاج إلى جعل هذا الاختيار لما هو المستقبل الذي نريد أن نعيشه. |
| Aynı zamanda daha hassas hissediyorum çünkü hassas olmaktan korkmuyorum | TED | وأشعر أيضًا بأنّني أكثر ليونة؛ لأنّني لا أخشى كوني عُرضة للنقد أو الجرح. |
| Çoğu zaman katı, çılgın şaşkın hissediyorum. | TED | وأشعر بالتيبس والهذيان والارتباك في معظم الوقت. |
| Fransa'da da dört sene kadar yaşadım ve aslında kendimi 20 sene geriye atılmış, Fransa'da yaşıyor gibi hissediyorum. | TED | وقد عشت في فرنسا حتى الآن حوالي أربعة أعوام، وأشعر حقيقة وكأنني أعيش فترة ما قبل عشرين سنة في فرنسا. |
| Kendimden daha büyük bir şeyin bir parçası olduğumu hissediyorum ve dikkatimizi çalabilecek bir şeye karşı hepimiz sanki birbirimize arka çıkıyoruz, hepimiz orada varlık gösterebiliyoruz. | TED | وأشعر أنني جزء من شيء أكبر مني، ونحن جميعًا بمثابة درع لبعضنا البعض من أي شيء آخر قد يستحوذ على انتباهنا، ونستطيع أن نكون هناك فقط. |
| Kurumlara ve benden büyük insanlara, benden daha güçlü her tür duruma karşı konuştuğum her gün o uçaktan düştüğümü hissediyorum. | TED | وأشعر في كل يوم أقول فيه الحقيقة في وجه المؤسسات والأشخاص الأكبر مني، وما هو أقوى مني، أشعر كأنني أسقط من تلك الطائرة. |
| Ve ben kendimi çok ayrıcalıklı hissediyorum Maldivlerde karşıma çıktığı için. | TED | وأشعر أنني محظوظ حين وقعت صدفة على قصته أثناء عيشي في الملاديف. |
| Bu teknoloji hayat ile bağlantıda kalmamı, zihinsel olarak aktif olmamı ve kendimi dünyanın bir parçası gibi hissetmemi sağlıyor. | TED | هذه التكنولوجيا تسمح لى أن أبقى متفاعلًا، نشطًا ذهنيًا، وأشعر أنى جزء من العالم. |
| Sınıfa girdiğimde sanki hayattaki sorunların hiçbirinin öneminin kalmadığını hissettim. | Open Subtitles | سرت إلى الغرفة وأشعر بالرغم من ذلك جميع مشاكل الحياة ليست كثيرة الاهمية بعد الآن |
| # And I feel as though I've known you Since a thousand years # | Open Subtitles | وأشعر كأني أعرفك منذ ألف سنة |
| Derinlikler tarafından çekilmeme izin veririm ve suyun altında uçuyormuş gibi hissederim. | TED | أسمح لنفسي بالانجذاب نحو العمق، وأشعر بأنني أطير تحت الماء |
| Bir anligina düsünmeyi birak da hisset. Bana güven. | Open Subtitles | توقف عن التفكير للحظة فقط وأشعر بي. |
| Sadece biraz rahatlayıp ... her şeyin normale döndüğünü hissetmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد أردت فقط الإسترخاء وأشعر أن كل شيء يعود لطبيعته ثانيةً |
| Beni reddederse her gün işe kendimi aptal gibi hissederek giderim. | Open Subtitles | ماذا لو رفضتني وإنتهى الأمر نعمل معاً طوال اليوم وأشعر بالحمق |
| Hayatımda, okudukça kendimi daha aptal hissettiğim başka bir şey olmamıştı. | Open Subtitles | إنها أول شيء أقرأه في حياتي وأشعر بغباء أكثر كلما قرأته |
| Bu işe yaramaz ve ne yapsam yapayım. ve söyleyebilirim ki çalıştığını hissedebiliyorum! | Open Subtitles | الجهاز لا يعمل أكلت كثيرًا وأشعر بتأثيره عليّ |