| Biliyor musun? Başkent'e gelmeli ve senatörlere sunumu sen yapmalısın. | Open Subtitles | عليك الحضور إلى العاصمة وإعطاء فكرتك إلى مجلس الشيوخ بنفسك |
| Yani geleneksel modelde, öğretmenlerin zamanlarının çoğu ders vererek, not vererek,ve neyin yapılmayacağını söyleyerek geçiyor. | TED | ولذا في النموذج التقليدي، فان معظم زمن المعلم يُقضى في تقديم المحاضرات وإعطاء العلامات |
| Sağlık sistemimiz hastalıkların teşhis ve tedavisinin sadece benim gibi doktorlar ve hemşireler tarafından yapılması üzerine kurulu. | TED | ينبني نظام الرعاية الصحية لدينا بطريقة تجعل تشخيص المرض وإعطاء الدواء محصورا عند فريق من الممرضين والأطباء مثلي. |
| Ullatec, bana gücünü ver! | Open Subtitles | Ullatec، وإعطاء الآن لي الطاقة الخاصة بك. |
| Lütfen ona şu resmi geri ver. | Open Subtitles | الرجاء، وإعطاء الظهر التي اللوحة. |
| Doğru an geldiğinde butona basma görevini üstlenen kişi olmaya gönüllü oluyorsunuz ve diğer herkese talimatları veriyorsunuz. | TED | أنت تتطوع لتكون الشخص المسؤول عن ضغط الزر عندما تأتي اللحظة المناسبة، وإعطاء التوجيهات التالية للجميع |
| En iyi arkadaşlar, cinsel ilişkiye öncelik ve partiden bahsettim, Vücudunuzu partnerinizin vücuduna yaklaştırın dedim. | TED | أخبرتهما عن الأصدقاء المُقرّبين وإعطاء الجنس أولوية، وأخبرتهما عن مثال الحفل، كما قُلت لهما أن يجعلا جسديهما يتلامسان |
| ve Güney Vietnamlılara bir savaşma şansı vereceğim. | Open Subtitles | سيوفر لنا الوقت لنتمكن من الخروج وإعطاء الفييتناميين الجنوبيين فرصة للقتال |
| Sadece bir tane pembe fırça başlığı vardı ve Büyük onu bana verdi. | Open Subtitles | هناك وأبوس]؛ ق واحد فقط وردي رئيس فرشاة وإعطاء الكبير له بالنسبة لي. |
| Bu mitingin amacı gerçekleri su yüzüne çıkarmak ve soruşturmamızı beyan etmektir. | Open Subtitles | الآن، فإن الغرض من هذا الاجتماع هو الاعلان للعامه، وإعطاء الناس صوتا وأن يعلن التحقيق. |
| Kapıları çarpmak veya sessiz kalmak bunu değiştiremezdi ama gitmek, kabullenmekten daha zordu ve korkmuştum. | Open Subtitles | طرق الأبواب وإعطاء المعاملة الصامتة لا يستطيع أن يغيّر ذلك لكنّه كان أسهل من الإعتراف بأنني أخفت حقا |
| Bir süreliğine gittikleri için çok miktarda yiyecek, oyuncak almalı ve kiliseye bağış yapmalısınız, değil mi? | Open Subtitles | وبما أنهم غادروا ، منذ فترة طويلة يجب عليكم شراء ، الكثير من الطعام ، والألعاب وإعطاء الهدايا إلى الكنيسة ، أليس كذلك ؟ |
| Narkotik Özel Tim'ini dağıtmayı önerdiler ve suçlananların her birini küçük yerlere gönderecekler. | Open Subtitles | عرضوا فصل مكافحة المخدرات وإعطاء كل المتهمين تسوية صغيرة |
| Reform vaatleri, üniversitelerde tekrar huzur ortamının oluşmasını sağlıyor ve parlamento harici muhalefetin de ...demokratik ortamda yer alabilmesine olanak veriyor. | Open Subtitles | ووعد بقيامه بالاصلاح وإحلال السلام في الجامعات وإعطاء المعارضين من خارج البرلمان الحق في الدخول في العملية الديمقراطية |
| Örümcek, onlara el bombası ver. | Open Subtitles | العنكبوت، وإعطاء قنبلة يدوية لكل منهما. |
| Chris, bu aptallara gaz ver. | Open Subtitles | كريس ، وإعطاء هؤلاء الأغبياء a همز. |
| Hadi adamım, ver şunu bana! | Open Subtitles | هيا، وإعطاء هذا لي، رجل. |
| Evet, ver onu, bana. | Open Subtitles | نعم، وإعطاء ذلك بالنسبة لي. |
| Daisy, Daisy, bana cevap ver... | Open Subtitles | ♪ ديزي، ديزي، وإعطاء لي إجابتك به... ♪ |
| - Tamam. ver şunu bana. | Open Subtitles | -Okay، وإعطاء هذا لي. |