| bir saniye. Sen ve ben aynı çatı altında kalamayız... | Open Subtitles | لحظة واحدة, أنا وأنت لا نستطيع العيش تحت سقف واحد |
| bir şeyleri atlıyoruz Müfettiş. | Open Subtitles | لم يقوموا بغلطة واحدة, أنا أقول لك إنا غافلون عن شئ ما |
| Şuna bir bakalım. Tamam, bir kere daha gözden geçirelim. Sadece bakmanı istiyorum, eğer... | Open Subtitles | .حسناً، إننا راجعناه مرة واحدة .. أنا فقط أريدكِ أن |
| - Evet, haberim var. - Starfighter kullanmış. Bu inanılmaz bir şey. | Open Subtitles | في الحقيقة، لقد قدت واحدة أنا أيضاً نعم، لقد قاد طائرة حربية، لا يصدق |
| Oh evet, bir keresinde, ben ve arkadaşım Dennis, ikimizde sekiz dokuz yaşlarındaydık. | Open Subtitles | أوه نعم. كان هناك مرة واحدة أنا وصديقي دنيس- كنا 8 أو 9- |
| Ve eğer bir zamanlar öyleysem, gene olabilirim. | Open Subtitles | وإذا كنت جيدة مرة واحدة أنا يمكن أن تكون جيدة مرة أخرى. |
| bir dakika önce, atlı karıncaya binen, gökteki maviliğe kafasını takmış bir çocukken birden nasıl bomba yapılacağını öğrenmeye başladım. | Open Subtitles | دقيقة واحدة أنا فتى يعبث بالمعدات ويفكر بزرقة السماء ودقيقة أخرى أفكر كيف أقلب البيض إلى قنابل |
| bir dakika kendimi yerdeyken hatırlıyorum... | Open Subtitles | لحظة واحدة أنا كُنْتُ على أهبة الأستعداد، ويقظة |
| bir dakika... Seema ile yalnız konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | دقيقة واحدة أنا بحاجة للتحدث مع سيما بمفردنا |
| bir dakika, bir tanesini atladın. Sana hahgisi olduğunu söylemeyeceğim. | Open Subtitles | أنتظري دقيقة, نسيتي واحدة, أنا لن أخبرك ماهي |
| bir zamanlar Dünya'yı kendi başıma koruyabilirim diye düşünmüştüm? Ama yanıldım. | Open Subtitles | أنا فكر مرة واحدة أنا يمكن أن تحمي العالم من قبل نفسي، |
| Sonunda yakaladım. bir solucanmış. | Open Subtitles | تلك كانت دودة واحدة أنا متأكد أنني أمسكت بها شيئاً |
| Biliyor musun? Sana sadece bir bilet lazım olduğu için diğerini geri alacağım, 50 kağıda. | Open Subtitles | حيث أنكي بحاجة لتذكرة واحدة أنا سأشتري منكي الثانية مقابل 50 دولار |
| Bana sadece bir saniye verin. Çalıştırabileceğimden eminim. | Open Subtitles | امهلني لحظة واحدة أنا واثق من أني سأصلحه |
| Sadece bir geceliğine gidiyoruz. Gerekenleri aldığına eminim. | Open Subtitles | نحن ذاهبون فقط لليلة واحدة أنا متأكدة أنك أحضرت ما يكفي |
| bir saat içinde güneş doğacak. Gün boyu dışarı çıkamam. | Open Subtitles | شروق الشمس خلال ساعة واحدة أنا لا أستطيع الخروج أثناء اليوم |
| Oraya gittiğimde belki bir şeyler yapabilirim. | Open Subtitles | مرة واحدة أنا هناك ، أنا قد اكون قادرا على فعل شيء |
| Kül tablası. bir dakika, bende var. | Open Subtitles | طفاية السجائر, لحظة واحدة أنا أملك واحدة |
| Harika bir fikir ama bir kızı baloya götürmeye param yok iki taneyi nasıl götüreceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا يبدو رائعاً و لكنني لا أستطيع تحمل نفقات فتاة واحدة, أنا لا أعلم كيف سأدعو أثنتين. |
| Bu bana bir kazanç gibi gelmiyor. | Open Subtitles | و الآخر هو صَدَفَة لشيء حدث مرة واحدة أنا أعني ، لا يبدو أن هذا انتصار بالنسبة لي |