| Buraya gelip bana karını sikip sikemeyeceğini sor. | Open Subtitles | تعال إلى هنا واطلب مني الإذن بمضاجعة زوجتك. |
| Orada yemek ye ve seni otobüse bırakırlar mıymış sor, | Open Subtitles | تناول الطعام هناك واطلب منهم أن يقلّوك بالسيارة إلى الحافلة لأنني.. |
| Ona başlamak konusunda zorlandığını söyle ve ondan tavsiye iste. | Open Subtitles | أخبره أنك لديك مشاكل في البداية واطلب نصيحته |
| Sadece bizi de göz önünde tut. Dosyamızı görmeyi iste. | Open Subtitles | فكري بأمرنا فحسب واطلب منهم مراجعة ملفنا |
| Ve manyaklarla dövüşmek isteyen şu Porto Rikolu çocuğu da çağır. | Open Subtitles | واطلب ذلك الفتى البورتوريكي, الذي يقاتل في المباريات الوضيعة. |
| Lokantanın birine gidip yemek sipariş ettikten sonra oturup dik dik bakamam ki. | Open Subtitles | لا يمكني أن أذهب إلى المطعم واطلب الطعام فقط الجلوس هناك واحدق فيه |
| Lois'i ara, bize para yollasın. Sonra da bu cehnnemden kurtulalım. | Open Subtitles | اتصل بـ لويس, واطلب منها تحويل بعضمنالماللنخرجمنهنا. |
| Pantolonuma sıçmak üzereyim ve derhâl tuvaletlere erişim hakkı talep ediyorum! | Open Subtitles | انا على حافة اني ازق بسروالي واطلب انك تسمح لي للذهاب للمرحاض ألحين! |
| Hazır oradayken şu sikik şirket için dua edebilir mi bir sor. Herc. Herc. | Open Subtitles | واطلب منها بإن تدعي من أجل هذه الشركة هيرك |
| Ayrıca Albay Charteris'e yarın sabah beni görüp göremeyeceğini sor. | Open Subtitles | واطلب من الكولونيل "تشارتريز" أن يوافيني صباحاً إن كان بمقدوره. |
| Hayır, dostum. Git sen sor. | Open Subtitles | لا يا رجل،انت اذهب واطلب منهم الرقص |
| Bu iyiydi Rafael. Git sor. Ben burada bekleyeceğim. | Open Subtitles | جميل يا رافاييل اذهب واطلب منهم ذلك. |
| Patrona sor. | Open Subtitles | اذهب واطلب من الرئيس |
| Sorun değil al. Bu numarayı ara. Constantineyi iste. | Open Subtitles | لا مشكلة , خذ اتصل بهذا الرقم واطلب كونساستين وانصت إليه |
| Git ve bir buluşma iste. | Open Subtitles | لا تكن جباناً واذهب واطلب منها الخروج معك في موعد. |
| Bence vakti geldi. Annesine bunları söyle ve gelip bizimle oturmasını iste. Bence oğlan buna bayılır. | Open Subtitles | أعني, حان الوقت لإخبار أمه بكل هذا واطلب منها إن كان بإمكانه أن يأتي للعيش معنا |
| Karını arayıp çağır. | Open Subtitles | اتصل بزوجتك، واطلب منها أن تجيء. |
| Polisi ara ve bir ambulans çağır. | Open Subtitles | اتصل بالشرطة واطلب سيارة إسعاف |
| Olmaz, olmaz, gelme! Git yardım çağır. | Open Subtitles | تباً، لا، إصعد للأعلى واطلب التعزيزات |
| Eğer o bir otelse konforlu yatağı olan bir oda tutacağım yumurta, pastırma ve sadece bir tarafı biraz kızarmış tost ve bir fincan çay sipariş... | Open Subtitles | ولو كان هذا فندقا فسوف احصل على غرفة بسرير مريح واطلب بيض وتوست مقلى على جانب واحد |
| Ona şiir yazıp lokantalara götürür, Fransızca sipariş verirdim. | Open Subtitles | اعتدت ان اكتب لها قصائدها واخذها الي المطاعم واطلب لها الاكلات الفرنسيه |
| Yapılan tüm suçlamaların düşürülmesini talep ediyorum. | Open Subtitles | واطلب رفع كل التهم |