| dedim. Endişeli bir şekilde kabul ettiler, aynı hislerle ben de işe koyuldum, ve tabii ki olaylar her zaman planladığınızdan daha zor gelişir. | TED | لقد وافقوا بتوتّر، وبدأت بتوتّر، وبالطبع، الأشياء دائماً أصعب مما نتخيل أنها ستكون. |
| Ve onun önerisini niçin kabul ettiler, biliyor musunuz? | TED | هل تعلمون لماذا وافقوا؟ وافقوا لكى يسخروا منه. |
| Hepsi fotoğraflarının yan yana basılmasını kabul etti. | TED | لقد وافقوا جميعا ان يتم الصاقهم بجوار بعظهم البعض. |
| Canterbury'nin Başpiskoposu Stigand, William ile görüşmeyi ve ona tacı sunmayı kabul etti." | Open Subtitles | رئيس أساقفة كانتيربوري وافقوا اللقاء مع ويليام وعرضوا العرش عليه |
| Ben seni tavsiye ettim ve onlar da evet dediler! | Open Subtitles | وقد عرضت اسمك عليهم وقد وافقوا هل انت جادة؟ |
| Sonra, bu gece Uçan Tavuskuşu'nu denemeye karar verdiler. | Open Subtitles | ثم وافقوا انهم سأحاول محلقين مغرورين الليلة |
| Bunlar önemli, ama yaşlılar zaten evlilik üzerinde anlaşmaya varmışlardır. | Open Subtitles | ذلك شيء مهم إلا أن الكبار قد وافقوا مسبقا على الزواج |
| Bu Ticaret Ortaklığı'nın dövüşü ve Jing Wu Okulu kabul etmişti. | Open Subtitles | كل من مجلس الغرف الأجنبيه للتجارة و الإتحاد قد وافقوا علي ذلك هذا الامر لايعنيك |
| Belli bir miktar müzakereden sonra, kabul ettiler. | TED | هكذا بعد بعض المفاوضات، وافقوا على نشرها. |
| Bana vurmamayı kabul ettiler ben de bulaşmamayı. | Open Subtitles | وافقوا على التوقف عن ضربي وأنا وعدت ألا أنزف على ملابسهم |
| Şimdi o ki, gitmeyi kabul ettiler artık düşmanım değiller. | Open Subtitles | وقد وافقوا على الرحيل لذا أنا لم أعد أطلق عليهم اسم أعداء الآن |
| Gitmeyi kabul ettiler, o yüzden artık düşman değiller. | Open Subtitles | وقد وافقوا على الرحيل لذا أنا لم أعد أطلق عليهم اسم أعداء الآن |
| - Ah. - Zaten yaptık. Seni bu göreve vermemizi kabul ettiler. | Open Subtitles | سبق أن فعلنا وقد وافقوا على إلحاقك بمهمتنا |
| Müvekkillerimizin çoğu bunu kabul etti... aslında neredeyse tümü... | Open Subtitles | حسنا معظم عملاء وافقوا بالفعل وهذا ناسب الجميع |
| Kasabadaki pek çok kişi... ihmal davasında kendilerini temsil etmemi kabul etti. | Open Subtitles | ..العديد من أهل المدينة ..وافقوا على أن أمثلهم في دعوى الإهمال |
| Ve size karşı oy veren kabine üyeleri de istifa etmeyi kabul etti. | Open Subtitles | وجميع الوزراء الذين صوتوا ضدك وافقوا على الاستقالة |
| Evet, evet dediler! - Hey, seninle biraz konuşabilir miyim? | Open Subtitles | - لقد وافقوا هل يمكنني التحدث معك لدقيقة ؟ |
| Evet de ben işi berbat ettim onlar da uzun süreli kalmama izin verdiler. | Open Subtitles | نعم ، ولكن كان ذلك سيجعلنا نخسر القضية ولكي يكون موقفنا جيدا .. وافقوا على أن يمدوا في أجل مهمتي |
| Neredeyse tüm eyaletlerden birçok devlet adamıyla sözlü anlaşmaya vardık, ve onlar da, Circle hesabının oy kaydı için otomatik bir yol olması konusundaki yasayı sunmayı kabul ettiler. | Open Subtitles | لدينا إلتزام شفهي من الحكّام في كل مدينة أنهم وافقوا أن يحصلوا على تصريح يجعل |
| Dün Fanny's Burgers, her patates kızartması siparişinde senin oyuncağını dağıtmayı kabul etmişti. | Open Subtitles | البارحة ، مطاعم (فانيز بيرجر) وافقوا على وضع صورتك على كل طلبية للمقليات |
| İfade vermeyi kabul edersem uzak durmaya razı oldular. | Open Subtitles | وافقوا على التَرَاجُع إذا وافقُت انا على الشَهادَة |
| Amirlerin, geçici olarak hizmetlerinden yararlanmamıza onay verdi. | Open Subtitles | رؤسائكِ وافقوا على إعارة خدماتكِ لنا بشكل مؤقت |
| onayladılar ve şimdi App Store'da bana ait uygulamalar var. | TED | وهم وافقوا على ذلك، واصبح الآن لدي تطبيقات على الاب ستور |
| Ruslar, DHD'yi geçici olarak ödünç vermeyi kabul etmişler. | Open Subtitles | الروس وافقوا على إعطائنا الدي اتش دي بشكل مؤقت |
| Durum şu ki, senin yazı işlerini yoluna koyacağıma söz verdiğim için... burada zaman geçirmeme izin Veriyorlar. | Open Subtitles | انهم فقط, وافقوا على مجيئي لاقضي وقت هنا لاني وعدتهم بأني سأعيدك الى المسار الصحيح |
| Kardeşlerimle konuştum. Hepsi aynı fikirdeler. | Open Subtitles | كنت أتحدث مع الإخوة كلهم وافقوا |
| Mahallede aylaklık yapan bir kaç kişi bulduk ve merkeze gelip yüzleştirmeye... katılmayı kabul edecek kadar kibar insanlardı. | Open Subtitles | حسنا، نحن التقطتنا بعض الأشخاص التي تتسكع في الحي. لقد وافقوا على التطوع للإصطفاف. |