Tanık olduğum vahşet ve yalanlar hepsi bir biri ardına geldi. | Open Subtitles | العنف والأكاذيب الذي عندي يوقع الرجال الشاهدون على أحدهما الآخر. |
Sırlar ve yalanlar üzerine bir cadı ordusu kurdu. | Open Subtitles | هي تبني جيش من الساحرات على الأسرار والأكاذيب |
ve yalanlar seni bir yere ulaştırmaz arkadaşım. | Open Subtitles | والأكاذيب لن توصلك إلى أي مكان ياصديقى |
Tüm yalanları, inkarları düşününce, karışmamak daha iyi. | Open Subtitles | بغض النظر عن الإنكار والإعذار والأكاذيب والإستهزائات من الافضل نسيان الامر |
Deneylerden bahset cinayetleri ve yalanları anlat. | Open Subtitles | أخبرهم عن التجارب والأموات والأكاذيب التي قلتها |
Ona altı ay tanıdım. yalan ve sahte vaatlerden başka bir şey yok. | Open Subtitles | ستة أشهر لم أحصل إلا على الوعود والأكاذيب |
Sırlar, yalanlar ve daha fazla sırlar. | Open Subtitles | تلك الأسرار والأكاذيب ومزيدٌ مِن الأسرار |
- Hedefine ulaşmak için hile ve yalanlar kullanan birine güvenir misiniz? | Open Subtitles | - وهذا هو الصحيح. - ولكن اسأل نفسك، يجب أن تثق في الرجل الذي يستخدم الخداع والأكاذيب لتحقيق اهدافه؟ |
Biliyorum, sırlar, sırlar ve yalanlar, ailemize büyük zarar verdi. | Open Subtitles | أعرف أن الأسرار... الأسرار والأكاذيب أثرت في عائلتنا. |
Nootka'nın barut ve yalanlar karşılığında annemle birlikte alındığını gösteren anlaşmayı. | Open Subtitles | معاهدة توضح أي أرض بيعت لقاء البارود... والأكاذيب! ومعها بيعت والدتي |
Çılgınlık ve yalanlar! | Open Subtitles | الجنون والأكاذيب ! أكاذيب، أكاذيب، أكاذيب ! |
Sırlar ve yalanlar, bayım. | Open Subtitles | الأسرار والأكاذيب |
Jane'le ilgili bir şey söylemezsek ortalıkta dedikodu ve yalanlar dolanacak. | Open Subtitles | إذا لم نقل شيئاً بشأن (جاين) ، فسيكون هناك الكثير من الشائعات والأكاذيب حتى نتحدّث |
Sırlar ve yalanlar. | Open Subtitles | الأسرار والأكاذيب. |
Sanırım, yalanları savurmaktan ve sırlarımı saklamaktan bitkin düşmüştüm. | Open Subtitles | أظن أنني منهكة فحسب . من الاحتفاظ بالأسرار والأكاذيب |
Yalan videoyu yayınlamakla kalmadınız, ona destek olan nefreti ve yalanları da siz ürettiniz. | Open Subtitles | لم تنتج فقط ذلك الفيديو الكاذب وزورت الكراهية والأكاذيب التي رافقته |
Orduları, donanmaları, yalanları ve kullanmaları gereken her şeyi güçlerini korumak için kullanacaklardır. | Open Subtitles | سيستخدمون الجيش وسلاح البحرية والأكاذيب... أو أي شيء عليهم استخدامه ليبقوا بالسلطة |
Hepsi yalan ve sahte. | Open Subtitles | إنني لا أحمل غير الزيف والأكاذيب |
Benim için burada yalan ve sırlardan başka bir şey yok. | Open Subtitles | ليس لي هنا سوى الأسرار والأكاذيب. |
Çeviri: pltz iyi seyirler SEKS, yalanlar ve ÖLÜM | Open Subtitles | الجنس والأكاذيب والموت |
Tamam, Hanna, bu evde yalanlar ve sırlar için daha fazla yer yok. Burası oldukça kalabalık. | Open Subtitles | حسناً، (هانا)، لم يعد هناك غرفة للأسرار والأكاذيب بهذا المنزل، إنه مكتظ بما فيه |