| Tabii ki kahve ve konyak içerken kadınlardan da bahsettik. | Open Subtitles | طبعاً تحدثنا قليلاً عن الجنس اللطيف ونحن نحتسي القهوة والبراندي. |
| Fransız ve İngilizler, incik boncuk ya da konyakla ödemek istiyor. | Open Subtitles | الفرنسيون والإنجليز يريدون الدفع بالأصداف والبراندي |
| Fransızlar ve İngilizler incik boncuk ve brendi veriyor. | Open Subtitles | الفرنسيون والإنجليز يريدون الدفع بالأصداف والبراندي |
| Sigaralar ve Brandy bitmediği sürece hayır. | Open Subtitles | ليس إلا عندما ينتهي من السيجار والبراندي |
| Peki, rom, tekila ve brandy, likör, portakal ve ananas, böğürtlen ve özel gizli madde. | Open Subtitles | حسنا, خلطة من الرم, والتكيلا والبراندي, تريبل سيك, برتقال وأناناس, والتوت وعنصر خاص سري. |
| Rom, tekila, brandy, likör, portakal, böğürtlen, ananas, ve özel gizli madde olarak da nar suyu. | Open Subtitles | مكون من الرم والتكيلا والبراندي, وتريبل سيك والبرتقال والتوت, والأناناس, والعنصر السري هو عصير الرمان. |
| Sen benim aradığımı bul, her gün biftek ve konyak içip, her gece farklı bir fahişe alacaksın. | Open Subtitles | لقد وجدت ما أبحث عنه وستحظى باللحم والبراندي كل يوم وعاهرة جديدة كل ليلة. |
| Turuncu kabuğu ve konyağı üzerinde. Ordövrler yenirken çırparım. | Open Subtitles | قشر البرتقال والبراندي في القبو سأسيط القشطة، خلال الدورة الأولى. |
| İki rom ve brendi ayrıca bir kadeh şarap. | Open Subtitles | كأسان من الروم والبراندي وزجاجة نبيذ. |