| Ve sonuç olarak 1 milyondan fazla Kuzey Koreli kıtlık süresince açlıktan öldü ve bir çoğuda ot, böcek ve ağaç kabuklarını yiyerek hayatını sürdürdüler. | TED | وإنتهت بوفاة أكثر من مليون شمال كوري في المجاعة، ولم ينجُ البقية إلا بأكل العشب والحشرات ولحاء الأشجار |
| Aslında pek çok hayvan ve böcek UV ışığını görebilir | TED | بإمكان كثير من الحيوانات والحشرات رؤية الأشعة فوق البنفسجية، بينما لا نستطيع ذلك. |
| Sülükler, ısıran böcekler ve zorlu yürüyüş için yakınabilirdim ama istemiyorum. | Open Subtitles | قد أعترض على الطفيليات، والحشرات اللاسعة والرحلة القاسية لكن لا أريد ذلك، هذا عظيم. |
| parazit ordusunun yalnızca bir bölümü. Mantarlar, virüsler, solucanlar, böcekler ve çok daha fazlası konaklarının iradesini yıkma ve onlara hükmetme konusunda uzmanlaşmıştır. | TED | إنها تشكل جزء من موكب كامل من الكائنات التي تتحكم بالعقول كالطفيليات والفطريات والفيروسات والدود والحشرات وغيرها من التي تختص بالإفساد والسيطرة على إرادة حاضناتها. |
| Doktoram var ama fareler ve böceklerle dolu bir çukura atlıyorum. | Open Subtitles | لديّ شهادة دكتوراة، لكنّي أدلف إلى داخل الحفرة مع الفئران والحشرات. |
| Müzisyen ve doğal ses atmosferi uzmanı Bernie Krause sağlıklı bir çevredeki hayvanlar ve böceklerin düşük, orta ve yüksek frekansları tıpkı senfonilerde olduğu gibi kapsadıklarını açıklar. | TED | كما يصف الموسيقي وخبير الصوت الطبيعي بيرني كراوس كيف أن البيئة السليمة تعتمد فيها الحيوانات والحشرات وتيرات منخفضة ومتوسطة ومرتفعة، بنفس الدقة التي تعزف بها الفرق السيمفونية. |
| Şu andan itibaren sadece rüzgarı, kuşları ve böcekleri duymak istiyorum. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا، أريد فقط أن أسمع الريح، الطيور والحشرات. |
| Annem sizinle yıllar önce tanışmış ve ben de amfibiyenler, sürüngenler ve böcekler biriktiriyorum. | Open Subtitles | أجمع الكتالوجات لبعض البرمائيات والزواحف والحشرات |
| Sana söylediğim o çekirge ve böcek yemlerinden verdin mi? | Open Subtitles | هل كنت تعطيه الغذاء الخاص من الجنادب والحشرات كما قلت لك؟ |
| Çünkü hayat paspas gibidir ve bazen ağzına kadar pislik, böcek ve saç topakları ve artıklarla dolar, temizlemeniz gerekir, buraya sokup sıkmanız ve baştan başlamanız gerekir. | Open Subtitles | لأن الحياة مثل الممسحة، وأحيانا الحياة تكون مليئة بالأوساخ والطين والحشرات والشعر وأشياء أخري. |
| Tırtıl, böcek, yılan... Tehlike, tehlike, tehlike! | Open Subtitles | اليرقانات والحشرات والأفاعي خطر، خطر، خطر |
| Orası bir lahit halini almıştı. Orada yaşayan tek şeyler, fareler, böcekler ve o'ydu. | Open Subtitles | لم يكن يوجد هناك بالأسفل، إلاّ الجرذان والحشرات... |
| Sadece ısıran böcekler ve yılanlar vardı. | Open Subtitles | لا تحوي إلّا الثعابين والحشرات اللادغة |
| Sadece ısıran böcekler ve yılanlar vardı. | Open Subtitles | لا تحوي إلّا الثعابين والحشرات اللادغة |
| öyle olsun yılanlarla,örümceklerle ve ve et yiyen böceklerle iyi eğlenceler | Open Subtitles | حسناً ، فلتمضي وقتاً سعيداً مع الأفاعي والعناكب والحشرات أكلة اللحوم |
| Toplantıya dişlerimde böceklerle girmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أحضر اجتماعًا والحشرات في أسناني. |
| Gezegeni hayvanlarla, böceklerle, mikroplarla ve bitkilerle paylaşıyoruz ama bir numara biziz. | Open Subtitles | إننا نتشاركه مع الحيوانات والحشرات والميكروبات والنباتات، ولكننا نحن السائدون. |
| Çocukken bile, korkunç şeyleri severdim. İnsanlar, hayvanlar, hepsi aynıydı. | Open Subtitles | عندما كنت صغيراً , كنت أحب إخافة الناس بالحيونات والحشرات واي شيء مخيف |
| Bir de bana sor. Cesedin orijinal konumundaki... parçacıkları ve böcekleri ayırt edip, anlamak zorundayım. | Open Subtitles | أجل، أخبريني حول هذا ، عليّ فصل وتمييز الجسيمات والحشرات من الموقع الأصلي للجثّة |
| Bütün kuşların ve böceklerin açık gözlerinize veya açıktaki cildinize ne yapacağını düşündünüz mü? | TED | ماذا تعتقد فيما سوف تفعله كل الطيور والحشرات لعينيك المفتوحتين وجلدك المكشوف؟ |
| Küçük kertenkeleler, kuşlar ve böcekler olağan avlarından. | Open Subtitles | السحالي الصغيرة والطيور والحشرات هي مقلع الفريسة الطبيعي |