| Sıkıcı hayatıma heyecan ve ışık getirdiğin için teşekkür etmiş miydim? | Open Subtitles | هل أنا شكرتك لأنك جلبت البهجة والحماس إلى حياتي الكئيبة؟ |
| Günün son onur konuğu da gelirken, artık heyecan doruk noktasına ulaştı. | Open Subtitles | والحماس الآن أصبح على أشده، بوصول ضيف الشرف الأخير. |
| İşime geri dönebilecek durumdayım, ve açıkçası, gerginlik ve, eee heyecan biraz fazla geldi. | Open Subtitles | وبصراحه , الاجهاد والحماس كانوا أكثر من اللازم |
| Geride bıraktıkların için duyduğun hüzün, diğer yandan da, yeni topraklara girmenin heyecanı. | Open Subtitles | الكآبه التى تركتها خلفي والحماس لدخول أراضي جديده |
| Eğer bu heyecanı gördüyseniz... seçimlerde iyi bir oy alacağının kanıtıdır. | Open Subtitles | كما ترون، والحماس ... وهو دليل على أن ... سوف اسقاط سجل في هذه الانتخابات. |
| İşime geri dönebilecek durumdayım, ve açıkçası, gerginlik ve, eee heyecan biraz fazla geldi. | Open Subtitles | لقد اصبحت قادراً على العوده للعمل وبصراحه , الاجهاد والحماس كانوا أكثر من اللازم |
| Fakat ben heyecan ve siniri eşit şekilde hissediyorum, biraz saçmaladım gibi. | Open Subtitles | ولكني أشعر أن التوتر والحماس متعادلان ويجعلاني مشتتة بينهما |
| Oh, kahramanlık, çılgınlık, heyecan. | Open Subtitles | , إنها البطولة , الجنون , والحماس |
| Sokaklar doldu ve heyecan gitgide artıyor. | Open Subtitles | الشوارع مكتظة والحماس يتصاعد |
| Havada açıkça hissedilen bir heyecan var. | Open Subtitles | والحماس منتشر بالأجواء |
| dedi. (Gülüşmeler) Japon takımı tam da iki saat on iki dakika sürdüğü söylenen o maçtaki gibi hissedebilir, ayrıca kaybetmemek adına oynamak birçok şeyin yanında, hayal gücünü, cesareti ve heyecanı alıp götürebilir. | TED | (ضحك) قد يكون شعور اليابان الرسمي مثل شعور تلك النقطة التي قيل أنها استغرقت ساعتين و12 دقيقة، واللعب كي لا تخسر يحرمك من الخيال والجرأة والحماس في المباراة. |