| Tüm hayal kırıklığı, korku ve yalnızlık, bir zamanlar hissettiğim ... | TED | اذ ان كل الإحباط والخوف والشعور بالوحدة والذي كنت أشعر به |
| Afrikalılar olarak ruh sağlığına hep mesafeyle, cehaletle, suçlulukla, korkuyla ve öfkeyle yaklaştık. | TED | غالباً ما نستجيب نحن الأفارقة للصحة العقلية بالابتعاد، والتجاهل، والشعور بالذنب، والخوف، والغضب. |
| Acı gerçek. Hisler gerçek. | Open Subtitles | الألم حقيقيّ، والشعور حقيقيّ. |
| Bir milyon yıI da geçse... suçluluk ve pişmanlık duygusu... | Open Subtitles | منذ ملايين السنين وهذا الندم اللعين والشعور بالذنب وهذه الأمور |
| ve kimsenin bizi dinlemediği hissi bizi umursuyormuş gibi görünen mekinelerle daha çok zaman geçirmemize sebep oluyor. | TED | والشعور بأن لا أحد يستمع لي يجعلنا نريد أن نقضي وقتا مع الآلات التي يبدو أنها تكترث لأمرنا. |
| Tanrı'ya giden yol; doğru kararları aldığını düşünme, hissetme dirayetine dayalıdır. | Open Subtitles | الطريق إلى الرب يعتمد على مدى قدرتك كالتفكير والشعور بأنك تأخذ القرارات الصحيحة |
| Bütün olay rahatlamak ritmi hissetmek ve oltayı akışına bırakmaktı. | Open Subtitles | رأيت، المفتاح كان الهدوء، والشعور بالإيقاع، وترك القصبة تقوم بالمهمة. |
| Topu birden kontrol etmeye ve hissetmeye başladı çünkü vücudu, önceden sekiz yaşından beri sahip olduğu, o, orijinal şekli hatırladı. | TED | أصبح فجأة قادرًا على التحكم بالكرة والشعور بها، لأن جسده تذكر الشكل الأصلي الذي كان يمتلكه حتى ثمان سنوات مضت. |
| Kalçanızdaki ağrı nedeniyle korku hissetmekle o ağrıya umut dolu yaklaşmak arasındaki farka dikkat edin! | Open Subtitles | هل تحس الفرق بين وجود ألم المفاصل في جنبيك والشعور بالخوف منه و بين وجود ألم المفاصل في جنبيك والشعور بالأمل بشأنه |
| Dokunabilmenin, ellerinde hissetmenin bir ayrıcalığı var. | Open Subtitles | هناك ميزة بلمس الأشياء والشعور بقدمها واهترائها |
| Bir milyon yıI da geçse... suçluluk ve pişmanlık duygusu... | Open Subtitles | منذ ملايين السنين وهذا الندم اللعين والشعور بالذنب وهذه الأمور |
| Uykusuz bırakma, aşırı gürültü ve duyumsal yüklenme teknikleri kullanılır, sorgulamaya direncin daha fazla kırılması için zihin bulandırılır. | Open Subtitles | التقنيات مثل الحرمان من النوم إحداث ضوضاء مزعجة والشعور باكثر مما تطيق تُستخدم حتى يريك, ويجعل مقاومة الاستجواب اصعب |
| Hisler de karşılıklıymış. | Open Subtitles | والشعور كان متبادلاً |
| Acı gerçek. Hisler gerçek. | Open Subtitles | الألم حقيقيّ، والشعور حقيقيّ. |
| Yapılı çevrenin de düzenlenmesiyle, halkın yaşam şekli ve aidiyet duygusu da değişmeye başladı. | TED | فبتغير شكل البيئة المبنية من حوله، بدأت أنماط الحياة والشعور بالانتماء للجماعات بدأت أيضا تغيير. |
| Kitabı açıp hiçbir şey anlamama endişesi, başarısız olma hissi bu. | Open Subtitles | القلق الناجم عن فتح الكتاب وعدم فهم شيء والشعور أنك لن تفهم أبداً |
| Tanrı'ya giden yol; doğru kararları aldığını düşünme, hissetme dirayetine dayalıdır. | Open Subtitles | الطريق إلى الرب يعتمد على مدى قدرتك كالتفكير والشعور بأنك تأخذ القرارات الصحيحة |