| Ajan Boshane! Ben Stubie. Bailey Gates ve kız elinde. | Open Subtitles | عميل بوشاين، إنه ستوبى لقد قبض على بيلى جيتس والفتاة. |
| Ve kaliteli bir kız her zaman beni sana tercih eder. | Open Subtitles | والفتاة الجيدة ستختارني أنا قبلك في أي يوم هل أنتي عارضة؟ |
| Birlikteliklerinden doğan küçük kız çocuğu, elbette ki Koreli, Alman, Fransız, Taylandlı, İskoç, Kanadalı ya da Amerikalı bile olmuyor, onun yerine bütün bu yerlerin harika ve sürekli evrilen bir karışımı oluyor. | TED | والفتاة الصغيرة التي تنشأ من اتحادهما بالطبع لن تكون كورية أو المانية أو فرنسية أو تايلاندية أو سكوتلانديه أو كندية أو حتى أمريكيه، ولكن ستكون خليطاً رائعاً دائم الارتقاء من جميع هذه الأماكن. |
| Ama trafik kameralarından, seni ve kızı kulüpten otele kadar takip ettim. | Open Subtitles | لكن من كاميرات المرور، لقد تعقبتك أنت والفتاة من النادي إلى الفندق |
| Bu kızın kasetçalarına taktığı bir kaset. | TED | هذا شريط تسجيل والفتاة تضعه علي مشغل التسجيل. |
| Kızların durumu, kızların koşulları, ki benim inancıma göre bu içimizdeki kızdır ve işte bu dünyadaki kız, türümüzün kurtarılıp kurtulmayacağını da belirleyicisi olacak. | TED | إن حاله الفتيات , ووضعهن وأن الفتاة بداخلنا والفتاة فى العالم ,سوف تحدد بقاء الجنس البشري من عدم بقائه. |
| Ya bana yardım eden kız. Terk mi edeceğiz? | Open Subtitles | والفتاة التي ساعدتني علي الهرب لقد تركتها توا هناك |
| Sen ve kız ambarda kaybolmalısınız. | Open Subtitles | أرسلَت رجُلي لأجلي أنت والفتاة يَجِبُ أَنْ تَختفيا ولدينا المكان المناسب |
| Umarım Slyvain ve o kız hakkındaki... hikayeye inanmamışsındır. | Open Subtitles | أتمنى أنك لم تصدقي تلك القصة بخصوص سيلفان والفتاة |
| Kim kız, kim erkek anlayamıyorsun. | Open Subtitles | الشباب .. لا تستطيع ان تميز بين الفتى والفتاة |
| Ya o ve eczanedeki kız birlikte çalışıyorsa ? | Open Subtitles | لماذا لايكون هو والفتاة من الصيدلية يعملون معا؟ |
| Bay Yoşida, Bonsai Kulübü ve kız sizin olsun! | Open Subtitles | السّيد يوشيدا أنت يمكن أن تأخذ نادي البونساي والفتاة |
| Peki ya küçük kız? | Open Subtitles | أعني، إذا كسرت المظلة هبوطي من 3 طوابق والفتاة الصغيرة؟ |
| Rahatla. Simon ve kız iyiler. Birkaç saat önce onlarla konuştum. | Open Subtitles | اهدء , سيمون والفتاة بخير لقد تحدثت معهم |
| Bana onların bir kuryeci ve 24 saat açık marketlerden birinde çalışan bir kız olduğunu söylediler. | Open Subtitles | قالوا لي أن الرجل كان ساعي والفتاة كانت تعمل في متجر يفتح على مدار 24 ساعة |
| Küçük oğlan her gün büyüyor, kız da ergenlik çağında. | Open Subtitles | طفلنا الصغير يكبر يوما بعد يوم والفتاة مراهقة |
| Altını vereceğim. Ben ve kız tekneyle gideceğiz. | Open Subtitles | سأتخلى عن الذهب نغادر أنا والفتاة على متن القارب |
| Sisifos, şehrinin içine bir pınar yapması karşılığında nehir tanrısına Zeus'un kızı hangi yöne götürdüğünü söyledi. | TED | ومقابل أن يجلب الإله الربيع إلى المدينة، أخبر سيزفس الإله أسوبس عن الطريق التي سلكها زيوس والفتاة. |
| Eğer kızlara bu fiili değiştirmelerini öğretirsek kendi içimizdeki kızı güçlendirirken, onların içlerindeki kızı da güçlendireceğiz. | TED | إذا علمنا الفتيات على تغير تلك الكلمة بذلك سوف نظهر الفتاة بداخلنا جميعاً والفتاة بداخلهم أيضا |
| Ölçünü bilmiyordum mücevher dükkânındaki kızın da kocaman elleri vardı. | Open Subtitles | لم أعرف المقاس المناسب والفتاة العاملة بمتجر المجوهرات كانت يديها كبيرتين. |
| Evlenmek üzere olan bir çift var. Ve kızın şüpheleri var. | Open Subtitles | هناك شخصان مقبلان على الزواج، والفتاة فقط لديها بعض الشكوك |
| Sen iyi birisin Barret. Sarah ve kızla ilgilen. | Open Subtitles | انت رجل طيب يابارت فلتعتني بسارة والفتاة |