| Adamın yaralarına yağ ve şarap dökmüş, onu bir konağa götürmüş ve adama bakmaları için kendi cebinden ödemiş. | TED | فقد سكب الزيت والنبيذ على جروح الرجل العاجز، وأخذه إلى نُزلٍ ودفع له من ماله الخاص ليحصل على المساعدة. |
| Ayrıca yiyecek ve şarap takas etmek için Fransızcamı kullanıyordum. | Open Subtitles | كان بإمكاني إستخدام لغتي الفرنسيّة للتجارة بالأغذية والنبيذ وأياً كان |
| Mahkeme'nin adamlarına yiyecek ve şarap sunarak onların aklını çelmeyi öneriyorum. | Open Subtitles | أقترح أن نشتت رجال المحكمة من خلال إرسال الطعام والنبيذ لهم. |
| Size et, şarap ve müzik verdim ama size hak ettiğiniz konukseverliği sergileyemedim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك اللحم والنبيذ والموسيقى ولكن لم أريك الضيافة التي تستحقها 597 00: |
| Hava çok güzel olsa da, kuşlar ötse ve şarap da güzel olsa... | Open Subtitles | رغم ذلك, كان الطقس لطيفاً, العصافير تغرد, والنبيذ لذيذ.. |
| Rekor kırıldıktan sonraki birkaç gün önümüzde güzel yiyecekler, güzel şaraplar ve biraz da huzur olacak. | Open Subtitles | وبعد كسر الرقم العالمى ,سيكون هناك عدة ايام من الطعام الجيد والنبيذ المعتق والقليل من الهدوء |
| Kutsama töreninden sonra ekmek ve şarabın gerçekten İsa'nın vücudu ve kanı olduğunu söylemek. | Open Subtitles | :أنه بعد التكريس يقدم الخبز والنبيذ على انهما جسد ودماء السيد المسيح |
| "Cole parkta gezmekten, cazdan ve şaraptan hoşlanır." | Open Subtitles | ...كول يحب" ...المشي في الحدائق "موسيقى الجاز، والنبيذ |
| Kiş fırında, bira ve şarap buzdolabında, mumlar da masada. | Open Subtitles | حسنًا، الكعك بداخل الفرن الجعة والنبيذ بالثلاجة والشموع على الطاولة |
| Hiç de değil. Onu hapsettim. Yanında kardeşleri ve şarap olduğu hâlde hapiste. | Open Subtitles | ليس بعد الآن , لقد سجنتة أنه فى القبو مع أخوتة والنبيذ |
| Yoldaşlar, ekmek ve iş diyorlar... ama ekmek ve şarap daha iyi olmaz mıydı? | Open Subtitles | ، أيها الرفاق، يقولون خبزاً وعمل لكن ألانكون أفضل بالخبز والنبيذ ؟ |
| Kuzuları kızartmak ve şarap servis etmek çadırda veya çölde hiç fark etmez... hepsi numaradan. | Open Subtitles | تناول اللحم المشوي والنبيذ في المخيمات الصحراوية فقط عبر ستار الزيف |
| Ekmek ve şarap şişeleriyle hep bunu yapar... Neyse... | Open Subtitles | هي تفعل ذلك بالخبز , والنبيذ وعلى أية حال، |
| Dini törenler, ayinler, diz çöküp yalvaranlar, inlemeler, dualar, kutsanmış kurabiyeler ve şarap görüyorum... | Open Subtitles | أرى مراسم وطقوس ومواكب ركوع وشكوى وترتيل تبجيل الكعك والنبيذ |
| # Gece manzarası. # Yemek ve şarap! Cumartesinin kızları. | Open Subtitles | إلى جانب البحر , العشاء والنبيذ فتيات يوم السبت |
| Kutsal mekanımızda, ekmek ve şarap takdis edilince, ekmeğin bütün özünde, Yüce Lordumuz İsa'nın bedenine girerken değişiklik olur. | Open Subtitles | من تكريس الخبز والنبيذ في القربان المقدس هنا يحدث تغيير في المضمون الكلي للخبز إلى جوهر جسد المسيح |
| Sigara ve şarap taşıdım, yerleri sildim ve bulaşıkları yıkadım. | Open Subtitles | أجلب السجائر والنبيذ وأمسح الأرضية وأغسل الأطباق |
| Anket yaparsanız ilk üç cevap şöyle olurdu: Aşk, şarap ve mızmızlanma. | TED | إذا ما أجريت اقتراعاً، قد تكون الثلاث إجابات الأولى هي: الحب والنبيذ والأنين. |
| Anne sütünü inceleyen makalelerin sayısına odaklandığımızda, kahve, şarap ve domates hakkında çok daha fazla şey bildiğimizi görüyoruz. | TED | وعندما ندقق النظر في عدد المقالات التي تبحث فقط في حليب الأم، نجد أننا نعلم أكثر بكثير عن القهوة والنبيذ والطماطم. |
| Deri kıyafetler, güveçler, ipekler ve en iyi şaraplar hediye ederim. | Open Subtitles | هدايا من الجلود، والحساء، والحرير والنبيذ الأفضل. |
| Kadın ve şarabın olduğu barlarda değil. | Open Subtitles | ليس في الحانات حيث هناك نساء والنبيذ |
| Bu yiyecek ve şaraptan dolayı, | Open Subtitles | لأن هذه المواد الغذائية والنبيذ , |
| Şu andan itibaren birayı da şarabı da yalnızca şişelerden içeceğiz. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً، سنشرب البيرة فقط من زجاجات والنبيذ من قوارير هذا كل شئ |
| Soyluların kendilerini kekler ve güzel şaraplarla kilitlediklerini duydum. | Open Subtitles | سمعت أن الأمراء يمتعون أنفسهم بالكعك والنبيذ. |