| Günümün seninle başlayacağını, eve geldiğimde beni tam anlamıyla anlayabilen birine kavuşacağımı bilmeyi her sabah saat iki buçuk civarında yaklaşık yedi dakika horlamanı özledim. | Open Subtitles | افتقد أن يومى يجب أن يبدا برؤيتك وان اعود إلى المنزل وتكونين من يلقانى افتقد فى الحقيقة ، أنك فى الثانية والنصف من كل صباح |
| Yöneticiler, henüz dört, dört buçuk yaşındayken başka bir parka taşınmasına karar verdiler. | Open Subtitles | لقد قُرر من المناصب العُليا أنها سوف تنتقل.. إلى حديقة أُخري عندما كانت فقط فى الرابعة، فى الرابعة والنصف من عُمرِها. |
| Birinin hayatının bir buçuk saatine değerse onları görmeleri pahalıdır. | Open Subtitles | يستحق الساعة والنصف من حياة المشاهد التي سيقضيها بمشاهدته |
| Kendi ismine tepki veremeyen iki buçuk yaşındaki bir çocuğun, benim hiçbir şey göremediğim yağmurun ve sisin ortasında doğru yolu bilmesi nasıl mümkün olabiliyordu? | TED | كيف يمكن لطفل في الثانية والنصف من العمر ألا يستجيب لاسمه ومع ذلك في وجود المطر والضباب عندما لم استطع رؤية أي شيء تمكن هو من معرفة الطريق ؟ |
| Topun delikten dört buçuk metre yukarıda. | Open Subtitles | "الكرة على بعد 4 أمتار والنصف من الحفرة. |
| Ve böylece orada oturuyorduk, ve nihayet yaklaşık bir, bir buçuk saat ileri geri gittikten sonra, dedi ki, "Tamam, yeterince bilgi edindim. | TED | وكنا جالسين هناك وفي النهاية بعد حوالي الساعة أو الساعة والنصف من الصول والجول في الحديث، قال: "حسناً، لدي معلومات كافية هنا |
| - Ben dokuz buçuk yaşındayım. | Open Subtitles | - أنا فى التاسعة والنصف من عمرى . |