| Tek başına büyük bir vurup kaçma olayını çözmüş. | Open Subtitles | لقد حلّ حالة الضرب والهروب الكبيرة بمفرده. |
| Birleşik Devletlerdeki trafik kazalarının yaklaşık %11'i çarpıp kaçma biçimindedir. | Open Subtitles | ما يقرب من 11 ٪ من جميع الحوادث المرورية في الولايات المتحدة الصدم والهروب |
| Bölgedeki bir vur kaç sonucu oluşan bir ölüm olayını araştırıyoruz ve tanımla eşleşen tüm araçları kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | نحقق بقضية اصطدام بالسارة والهروب بهذه المنطقة وأتحقق من السيارات التي توافق الوصف |
| Henüz kitabın başlangıcında, yüzüğü takıp kaçarak arkadaşlarını yüz üstü bırakma gibi bir hevese kapılır. | Open Subtitles | منذ بداية الكتاب، يبدأ فعلا بالشعور بالإغراء لارتداء الخاتم والهروب وترك اصدقائه من خلفه |
| Ve acıdan kaçmayı. | Open Subtitles | والهروب من الالام |
| Şiddet kısmı ile değil kaçış ile ilgili kısmında. | Open Subtitles | ليس في الجزء العنيف بل في جزء القيادة والهروب |
| Bu yüzden aileler parçalanmıştı.. Bu kamplarda hayat çetindi ve kaçmak diye bir seçenek yoktu. | Open Subtitles | الحياة في هذه المعسكرات كانت قاسية جداً والهروب لم يكن خياراً |
| İlki kurşunlanan bir sendika patronu ikincisi ise çarpıp kaçma olayında ölen bir jüri üyesi. | Open Subtitles | الأولى لقتل رئيس اتحاد، والثانية لعضو بهيئة المحلفين قد قتل من خلال دعمه بسيارة والهروب |
| "Altını ıslatıp kukladan kaçma" olayından bahsetmiyorum bile. | Open Subtitles | ناهيك عن تبليل ملابسك والهروب بعيداً من دمية أنها كارثة |
| Vurup kaçma olayı burada oldu. | Open Subtitles | الضرب والهروب كان هنا |
| Sanırım George Moore bu vurup kaçma olayını organize etti. | Open Subtitles | ...أعتقد أن (جورج مور) خطّط عملية الإصطدام والهروب تلك |
| Polisler vur kaçı severler. | Open Subtitles | تحب الشرطة الإصطدام والهروب |
| Ama yaralarda önemli miktarda yağ ve kumda buldular, ki bu da Davis'in vur kaç hikayesini destekliyor. | Open Subtitles | ـ حسناً، كذلك وجدوا كمية بسيطة من النفط و الرمال على الجروح، التيّ تؤكد قصة (ديفيز) عن الاصطدام والهروب. |
| A.J., kardeşini, Jesus ve Mariana'nın vur kaç olayında yaralamasından dolayı tutukluyoruz fakat seni de evden kaçtığın için gözaltına alıyoruz. | Open Subtitles | إي.جي) نحن نعتقل شقيقك بتهمة الاصطدام والهروب الذي تسبب بجرح (ماريانا) و (هيسوس)، لكن سيتحتم علينا اعتقالك بتهمة الهروب |
| Her haftasonu adaya kaçarak birlikte olamayız. | Open Subtitles | والهروب للجزيره كل اسبوع لنكون معاً |
| Saçlarını kestirerek, sarhoş olarak veya o tür şeyler yaparak garipleşir bir hippi karavanı alıp, çocuklarını içine atıp, Meksika'ya kaçarak garipleşmez. | Open Subtitles | بغرابة كتقصير شعرك ،أو الثمالة وأمور كذلك ،وليس شراء مقطورة خردّة ،وإختطاف أطفالك "والهروب إلى "المكسيك |
| Hayır, kuyruğunu kıstırıp kaçmayı tercih ettin. | Open Subtitles | . لا أنت فضلت الجبن والهروب |
| Bundan kaçmayı aklından geçirme ulan! | Open Subtitles | إياك والهروب من هذا مجدداً |
| Bundan kaçmayı aklından bile geçirme! | Open Subtitles | - إياك والهروب من هذا مجدداً |
| Silah, görüş açısının mesafesi, muntazam bir kaçış... hepsi eğitimli bir suikastçiye işaret. | Open Subtitles | السلاح، وبُعد المسافة والهروب النظيف جميعها دلائل على وجود قنّاص مُحترف |
| Hayatta kalmak, işgal etmek, dayanamak ve kaçmak. | Open Subtitles | النجاة والمناورة والمقاومة والهروب. |