| Bacak ve kollardan büyük parçalar koparılmış, sırtlarda ve karında derin yaralar. | Open Subtitles | تم انتزاع أجزاء من الأذرع والسيقان وتوجد جروح عميقة في الظهر والبطن |
| Bu hücreleri petri kutularında gözlemliyoruz ve onların bir tabaka olarak sadece yüzeyde olduklarını görüyoruz. | TED | نعاين الخلايا في رقاقة، وتوجد مباشرة على السطح. |
| Burada UCL'de bir grup var ve West Midland polisi ile bu aynı sorun üzerinde birlikte çalışıyorlar. | TED | وتوجد مجموعة هنا في كلية لندن تعمل حاليًا مع شرطة ميلاند الغربية على تلك المسألة تحديدًا. |
| Bunun çözümü bir süredir biliniyor ve konuyla ilgili pek çok girişim var. | TED | بالتالي، فإن الحل لهذا المشكل كان معروفا لبعض الوقت، وتوجد محاولات عدّة لتنفيذ ذلك. |
| Ancak tropiklerdeki karıncalar çok fazla ve çeşitlidir. O nedenle çok fazla rekabet vardır. | TED | لكن النمل كثير جدًا ومتنوع في المناطق الاستوائية وتوجد الكثير من المنافسة. |
| Küçük parçalar yiyemeyiz ve endüstriyel tarım zaten bize dev bir toprak erozyonuna mal oldu, dev kıyısal ölü bölgeler ve mahvolmuş toprak mikrobiyonları. | TED | يقولون: لا يمكنكم أكل البِتات، ولقد تسببت الزراعة الصناعية بالفعل في تآكل التربة على نطاق واسع، وتوجد مناطق ساحلية ضخمة ميتة وميكروبيومات تفسد التربة. |
| Annesi hemen yanında, bu yüzden bebek deneyeni değiştirebilir ve kumaşın ucunda başka bir oyuncak daha olacak. | TED | ووالدتها بجانبها، لذا بإمكانها تغيير الشخص، وتوجد لعبة أخرى عند نهاية القماش. |
| Arabamızı ortada ve diğer kutuları yolda görebilirsiniz, otobanda ilerliyor. Araba nerede olduğunu ve kabaca diğer araçların nerede olduğunu bilmeli. | TED | يمكنك أن تشاهد سيارتنا في الوسط وتوجد صناديق آخرى على الطريق، تقود على الطريق السريع. |
| Etrafını kaplayan toz ve benzeri şeyler var. | TED | وتوجد تلك الأشياء من حولها، غبار ومكونات أخرى. |
| Çok güçlü rüzgarlar var ve yılda neredeyse 4.000 milimetrelik bir yağış miktarı mevcut, bu yüzden uygun koşullar bulabilmek gerçekten, ama gerçekten çok zor. | TED | وتوجد رياح قوية، وتسقط أمطار بمعدل 4000 ميليمتر في السنة، لذلك فإنه من الصعب جدًا جدًا أن تجد ظروفًا ملائمة. |
| Dünyanın bir yerinde bir galeri var ve 23 yaşında bir genç kız var, alanın ortasında duruyor. | TED | توجد صالة عرض في مكان ما في العالم، وتوجد فتاة شابة تبلغ من العمر 23 سنة، تقف في وسط الفضاء. |
| ve sistem içerisinde işleri yavaşlatan bir çok engel var. | TED | وتوجد عراقيل كثيرة في النظام تجعل الأمور تسير ببطء. |
| Fakat öylesiniz ve diğer çiftlerde olmayan bir güç ilişkisi var. | TED | لكنك رئيس، وتوجد قوة ديناميكية هناك هذا ببساطة ليس موجودًا لدى الأزواج الآخرين. |
| Küçük ama giderek önem kazanan bir dizi kanıta göre bu, depresyon ve anksiyetede gerçek ve anlamlı düşüşler yaşatabilir. | TED | وتوجد أدلة قليلة ولكنها تزداد تدريجيًا، على أن هذا المنهج بإمكانه إحداث انخفاض حقيقي وملموس في نِسَب الاكتئاب والقلق. |