| Çünkü yatağımda bir ceset var ve çok kötü kokuyor. | Open Subtitles | لأن يوجد جثه ميته في فراشي ورائحتها كالقذارة ، وتبدو أكثر سوء |
| Omzuna kadar sarı saçlar, akıllı ve çok güzel kokuyor. | Open Subtitles | ياللهول اكتاف,شعر اشقر طويل ذكية ورائحتها عطرة |
| Eleanor Skepple. Öfkeli, kaba ve kötü kokuyor. | Open Subtitles | إلينور سكابيل وقحه وبغيضه ورائحتها كريهه |
| Benden çok da büyük değildi, büyükannem gibi kokuyordu. | Open Subtitles | لم تكن أكبر مني كثيراً ورائحتها مثل كجدتي |
| Manikür salonu var. Her zaman metil metakiril kokar. | Open Subtitles | لها صالون أظافر رائع ورائحتها مثل الاسيتون |
| Sıcaklık ve cangılın kokusu iğrençti. Çok iğrençti. | Open Subtitles | حرارة الأدغال ورائحتها شيئان فى غاية السوء |
| Hoş bir kadın, eğlenceli, güzel kokuyor sevimli, saçını sürekli değiştiriyor. | Open Subtitles | انها عصرية و مرحة ورائحتها جيده ولطيفة , وشعرها دائماً يبدو مختلفاً |
| Burası... karanlık, kirli ve hastalıklı bir at gibi kokuyor. | Open Subtitles | إنها مظلمة ودهنية ورائحتها كحصان مريض جداً |
| Çok kötü görünüyor ve daha kötü kokuyor. | Open Subtitles | من قبل قطة صحية نسبياً يا للقرف ، منظرها سيء ورائحتها أسوأ |
| Daha da güzel kokuyor. Ash sütle döndü mü? | Open Subtitles | ورائحتها أجمل من شكلها هل عاد أشتون ومعه الحليب؟ |
| Rezalet kokuyor ve bok kokuyor ve ben kokuyu atamıyorum. | Open Subtitles | إنها مقرفة، ورائحتها مثل القذارة ولا أستطيع إخراج النتانة من أنفي |
| Adı Edwina, lisanslı bir hemşire ve kesinlikle çok güzel kokuyor. | Open Subtitles | تُدعى " إيدوينا " ، إنها مُمرضة مُسجلة ورائحتها إلهية بالتأكيد |
| İnek boku gibi kokuyor! | Open Subtitles | ورائحتها كريهة مثل رائحة روث الأبقار |
| O yaşlı ve berbat kokuyor tabii ki. | Open Subtitles | بالطبع أصبحت عجوزاً الآن ورائحتها كريهة |
| Hindistan cevizi gibi kokuyor ve sütyen giyiyor. | Open Subtitles | . عيون زرقاء, ورائحتها تشبه جوز الهند... وترتدي حمالة صدر |
| Ördek gibi de kokuyor. | Open Subtitles | ورائحتها تبدو مثل البطة أيضاً. |
| Çok güzel ve zeki biri. Hoş kokuyor. | Open Subtitles | انها رائعه وذكية ورائحتها عبقة |
| Babamın bıraktığı eşofmanı kokladım, aynı onun gibi kokuyordu. | Open Subtitles | كُنت أشم ذلك السُترة التى تركها والدي هنا ورائحتها تشبه بالضبط |
| Ve öyle güzel tarçın ve hindistan cevizi kokuyordu ki sanki bir kızdan daha çok tiramisuya benziyordu. | Open Subtitles | ورائحتها كرائحة القرفة والجوز -تبدو مقادير لكعكة القهوة أكثر منها مواصفات فتاة |
| Evet, üstelik iyi de kokuyordu. | Open Subtitles | نعم، ورائحتها طيبة ، أيضاً. |
| Bilirsin kafa derisinde... yeterince iyi bir berber, başına masaj yapar... güzel kokar ve şampuan da güzel kokar. | Open Subtitles | والمرأة العاملة هناك كان تصل حقاَ لغروة الرأس وتقوم بتدليكها ورائحتها زكية ورائحة الشامبو أيضاَ جميلة |
| Bir de o tuhaf kokusu. Buraya gel, Jeff. | Open Subtitles | الأ كرسي المخرج ذلك القبيح ورائحتها الكريهة الغريبة تلك |