| Büyük ve sert olmaları hoşuma gidiyor, böyle etli etli olunca bayıIıyorum. | Open Subtitles | انا احبه عندما يكون طويل وصلب, اوه, عندما حقا يكونون فقط كذلك, لحمي جدا. |
| Sizin gibi anlaşmalarında zorlu ve sert bir adamla ortak olmak bir onurdur ve kesinlikle bir zevktir. | Open Subtitles | سيكون شرفاً وبالطبع سروراً لي، أن يشاركني رجل شديد وصلب في صفقاته مثلك. |
| Cinayet silahı, dairesel, ağır ve sert bir obje. | Open Subtitles | سلاح الجريمة هو جسم أسطواني، ثقيل وصلب |
| Fakat aynı karbon atomlarını alıp farklı bir şekilde birbirine bağlarsanız, sert ve saydam olan elmas elde edersiniz. | TED | لكن إذا أخذت نفس جزيئات الكربون وربطتها بطريقة مختلفة، ستحصل على المأس، الذي هو نقي وصلب. |
| Yüzyıllardır sen ve yandaşların yolunuza çıkan herkesi yakıyor, asıyor, çarmıha geriyorsunuz! | Open Subtitles | لقرون أنت وأمثالك تقومون بحرق وشنق وصلب أى شخص يقف فى وجهكم. |
| Kömür ağır ve sert. | Open Subtitles | الفحم ثقيل وصلب. |
| Bu, hassas ve sert seviyor. | Open Subtitles | -جيد . -هذا يجبها بشكل جميل وصلب . |
| Cildi pembe ve sert. | Open Subtitles | الجلد أحمر وصلب ، |
| Soğuk, sert ve parlak. | Open Subtitles | فهو بارد وصلب وبرّاق. |
| Soğuk, sert ve parlak | Open Subtitles | "بارد وصلب ولامع" |
| Soğuk, sert ve parlak | Open Subtitles | "بارد وصلب ولامع" |
| Yüzyıllardır sen ve yandaşların yolunuza çıkan herkesi yakıyor, asıyor, çarmıha geriyorsunuz! | Open Subtitles | لقرون أنت وأمثالك تقومون بحرق وشنق وصلب أى شخص يقف فى وجهكم. |