| Eski evimizde beni sorduğunu duydum inanamadım. | Open Subtitles | وصلني خبرٌ بأنك سألت عني في المنزل القديم وبالكاد صدقت ذلك |
| Uyuşturucu birliğinin amirinden, hedeflerinden birini araştırdığın ilgili bir şeyler duydum. | Open Subtitles | وصلني خطاب من قائد وحدة المخدرات أنك مررت بأحد أهدافهم |
| az önce gelen faksı görseydin. | Open Subtitles | نعم سيدي هل تريد رؤية ما وصلني على الفاكس؟ |
| Haber az önce geldi. Ruslar tam askeri hazırlık durumuna geçtiler. | Open Subtitles | وصلني أن الروس بلغوا حالة التأهب العسكري القصوى |
| Bu kanıt çok geç elimize ulaştı, ...ben de bunu ekrana aktarmaya vakit bulamadım. | Open Subtitles | وصلني هذا الدليل متأخرًا وأنا أيضًا لم يسعفني الوقت كي أنقله على شاشة عرض |
| İlk dikkate değer hayran postamı aldım. Bir çocuk, Maymun Çocuğu çok sevip Maymun Çocuklu bir doğum günü pastası istemişti. | TED | وصلني أول قطعة مهمة من إيميل معجب حيث هذا الطفل أحب الولد القرد جداً لدرجة أنه أراد أن يحظى بكعكة ميلاد الولد القرد |
| Alındı Akbaba. Nathan James beklemede. | Open Subtitles | وصلني هذا، فريق النسر ناثان جايمس) يتأهب) |
| Yeri gelmişken, Rodney Garrett'ın son sözlerinin dökümü şimdi elime geçti, baskıdan yeni çıktı ve bunun kaynağını ilk bilene yıldızlı beş. | Open Subtitles | بالكلام عن ذلك لقد وصلني نص لكلمات رودني غاريت الاخيرة من قبل الصحافة,و هناك نجمة ذهبية لأول شخص |
| Bakın Dr. Durban, sezgilerinizle ilgili o kadar iyi şeyler duydum ki ve bu mirasa konalı birkaç sene oldu. | Open Subtitles | إسمع لقد وصلني أخبار جيدة عن أفكارك وقد ورثت هذا المال قبل سنوات |
| Birinin yaralandığını duydum, iyi olduğuna emin olmam gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد وصلني أن واحد منًا قد أُصيب فأتيت للإطمئنان عليه |
| Burada yattığını duydum. Neden eve gitmiyorsun? | Open Subtitles | لقد وصلني أنكَ تبيت هنا ألا تود الذهاب لبيتكِ؟ |
| Yaramazlık yapıyor olabilir ama müşterisinin parayı üç katına çıkarttığını duydum. | Open Subtitles | حسنٌ، من الممكن أنّه قد خرج عن السيطرة ولكن وصلني أنّه جعل عميله يدفع 3 أضعاف السعر المتفق عليه |
| Fakat saflarımıza kattığımız bu gururla akına yolladığımız bin shinobimizin Sarı Şimşek isimli biri tarafından tek başına durdurulduğunu duydum. | Open Subtitles | مع ذالكَ.. من خطنا الذي نعتز به قمنا بأرسال الف شينوبي وقد وصلني الخبر من احدهم بأن الوميض الاصفر تمكن من ايقافهم |
| az önce, Başkanın savaş uçaklarını havalandırdığını haber aldım. | Open Subtitles | لقد وصلني للتو بأن الرئيس قد أمـر بإسـتعداد الصواريخ المقاتـلـه |
| Sizi rahatsız ettiğim için özür dilerim ama az önce haber aldım. | Open Subtitles | أنا آسفة على إزعاجكَ ، لكنـّي وصلني خبر. |
| az önce telsizden bildirdiler, burada bir hırsızlık olmuş. | Open Subtitles | إسمع, لقد وصلني للتو إتصال من الراديو بأنه حدثت سرقة ما هنا |
| Sevgili Julia... Dün, yerel mahkemenin kararı elime ulaştı. | Open Subtitles | عزيزتي خوليا , البارحة وصلني خبر الحكم |
| Bu bana dün ulaştı. Açın. Benim gördüğümü görün. | Open Subtitles | هذا وصلني أمس، افتحه وسترى ما رأيتُه. |
| Şey.. raporlar yeni elime ulaştı. | Open Subtitles | لقد وصلني التقرير للتو |
| Bu konuşmayı yapmak birkaç gün önce aklıma geldi ve bir bayandan bir e-posta aldım, gelen e-postayı okumak isterim. | TED | خطر لي هذا الحديث قبل عدة أيام ، بعدما وصلني بريد إلكتروني من سيدة أرغب في قراءة رسالتها لكم |
| Bir gün, bir asistan hekim iken, annemin yoğun bakım ünitesinde olduğuna dair bir telefon aldım. | TED | ذات يوم، وحينما كنت طبيبة مقيمة، وصلني اتصال يقول أنها في وحدة العناية المركزة. |
| Alındı. Geri dönüyoruz. | Open Subtitles | وصلني هذا، نحن بطريقنا للديار |
| Bu faks bu sabah elime geçti. | Open Subtitles | لقد وصلني هذا الفاكس هذا الصباح |