Kartopu kendisini çiftliğin enerji sorununu gidermeye adamıştı. | Open Subtitles | سنوبول وضع نفسه لحل مشاكل الطاقة في المزرعة |
Bu nedenle kendisini soruşturmanın ortasına koyup olayları etkilemek isteyenlere de dikkat ederiz. | Open Subtitles | لهذا السبب، نحن نبحث عن شخص يحاول وضع نفسه فى منتصف التحقيق بحيث يستطيع التأثير على الاشياء |
kendisini bizden daha yüksek bir yere koydu. | Open Subtitles | لقد وضع نفسه في مستوى أرفع بكثير من مستوانا |
Gene de şirketini kurtarmak için kendini ortaya koydu, şimdi de senin yardımına ihtiyacı var. | Open Subtitles | لكنّه وضع نفسه على المحك لإبقاء شركتك هنا و لديه فكرة تتطلّب مساعدتك |
Bizim için adını, kariyerini ortaya koydu. | Open Subtitles | لقد وضع نفسه علي المحك لأجلنا , مهنته |
Zavallı çocuk, ailesini korumak için kendisini komaya soktu. | Open Subtitles | لقد وضع نفسه في غيبوبه ليحمي هذه العائلة, المسكين |
Bu sefer ne tür riskli durumların içine soktu bakalım kendisini? | Open Subtitles | إذا , ما الموقف الحرج الذي وضع نفسه فيه هذه المرة ؟ |
Eminim Bay Moray'in seni buraya koyarak kendisini tehlikeye atmasını takdir ediyorsundur. | Open Subtitles | أنا متأكد بأنك ستقّدر بأن السيد موراي قد وضع نفسه في خطر كبير بجعلك تبقى هنا |
Ve buradaki Kıyamet Yokedicisi kendisini sıranın başına geçirdi. | Open Subtitles | ومدمر دوم وضع نفسه للتو في الجبهة الأمامية |
kendisini bir hasta için riske attı ve yardım için elini uzattı. | Open Subtitles | وضع نفسه في خطر من أجل مريض و قام بطلب المساعده |
Ama kendisini son derece şüpheli bir konuma sokmuştu ayrıca insanların, hakkında her zaman kötü şeyler düşünecekleri türden bir kişi. | Open Subtitles | ... لكنه وضع نفسه في موضع غاية في الشُبهة و هو من النوع الذي دائماً ما يكون الناس على إستعداد لتصديق الأشياء السيئة عنه |
Sence senin için kendisini bu şekilde tehlikeye atar mıydı? | Open Subtitles | -أتظنين أنه وضع نفسه على المحك من أجلكِ؟ |
Haklı olsa da, olmasa da kendisini Bölüm'ün önüne attı. | Open Subtitles | "في كلتا الحالتين، لقد وضع نفسه في خطر "الشعبة" |
Acil durum nedeniyle kendisini görevlendirmiş. | Open Subtitles | كاهر) أمربحالةالطوارئفيالولاية. ) وضع نفسه في القيادة. |
Turbo iki oyunu ve kendisini bozdu... tamamen! | Open Subtitles | تم إقصاء (تيربو) وتسبب في وضع نفسه وكلا اللعبتين خارج الخدمة للأبد |
Peygamber dediğin adam kendisini kanunlardan üstte tuttu. | Open Subtitles | نبيكم وضع نفسه فوق القانون |
De Talles akşam yemeğinde kardinalin sağında oturarak küstahlığını ortaya koydu. | Open Subtitles | (دى تالى) كان وقحاً , وضع نفسه على يمين الكاردينال فى العشاء |
Ayrıca, Morris kendini ortaya koydu. Onu yüzüstü bırakamam. | Open Subtitles | بالإضافة إن (موريس) قد وضع نفسه علىالمحك،لاأستطيعأنأخذله. |